26 Nisan 2013 Cuma

SOSYAL MEDYA'NIN TÜRKİYE'DE VE DÜNYA'DA KULLANIMI

24 Nisan-25 Nisan 2013 tarihleri arasında, Yıldız Teknik Üniversitesi Davutpaşa Kampüsü, Elektrik ve Elektronik Fakültesi'nde düzenlenen 'Sosyal Medya Günleri'nin ilk gününün ilk oturumunun başlığı, "Sosyal Medya'nın Türkiye'de ve Dünya'da Kullanımı' idi.

Moderatörlüğünü Burak Budak'ın yaptığı oturumda, Connected2me kurucusu Ozan Yerli, Uzman Tv Genel Yayın Yönetmeni Defne Andaç, Sony Dijital Pazarlama Müdürü Berk Günsev ve Uluslararası Sosyal Medya Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Haydar Özkömürcü, konuyla ilgili görüşlerini katılımcılarla paylaştılar.


Burak Budak: “Promoqube, Türkiye’nin İlk Sosyal Medya Ajanslarından Bir Tanesi”

Moderatör Burak Budak, oturumda yaptığı konuşmaya, çalıştığı ajans hakkında, katılımcılara kısa bir bilgi vererek başladı ve “Promoqube’de çalışıyorum. Promoqube, Türkiye’nin ilk sosyal medya ajanslarından bir tanesi…” dedi.

Türkiye’nin En Büyük Markalarının Sosyal Alandaki Aktivitelerini Geliştiriyor ve Yönetiyoruz

Promoqube’deki tüm müşteri ekipleriyle kendisinin ilgilendiğini söyleyen Burak Budak, “Müşteri ilişkileri gibi bir pozisyon diyebiliriz. Türkiye’nin en büyük markalarına, TTNET, Ülker, Aras Kargo gibi çok farklı alanlarda çalışan birçok markaya hizmet veriyoruz. Onların sosyal alanlardaki tüm aktivitelerini, biz geliştiriyor; biz yönetiyoruz.” şeklinde konuştu.

İnsanlar, Marka İle İlgili Nerede, Neler Konuşuyor?

Konuşmasında, ajans-marka ilişkisine dair bilgiler de veren Burak Budak, şunları söyledi: “İnsanların bir marka ile ilgili neler konuştuğu önemli… Biz, yeni bir markayla çalışmaya başladığımız zaman, önce, 15-20 günlük, bir aylık, bir izin istiyoruz. Diyoruz ki ‘Sizinle ilgili bir araştırma yapalım. Sizinle ilgili önemli keywordleri alalım. Yazılımımız aracılığıyla takip edelim, internet dünyasında neler konuşuluyor, sizinle ilgili. Sonra, bu gelen verileri analiz edip size bir rapor sunalım. Bakın, insanlar, sizinle ilgili şu mecralarda konuşuyorlar. En çok olumlu konuşuyorlar veya olumsuz konuşuyorlar. Olumsuz konuşulan konular bunlar vs. gibi çok detaylı bir analiz yapıp bunu paylaşıp ondan sonra da iletişim dilini bir şekilde belirleyip sosyal medyaya adımı, ilk bu şekilde atmayı öneriyoruz.”

Sosyal Medya’yı İzlemek Kadar Dinlemek de Çok Çok Önemli

Sosyal medya hesaplarını doğru konumlandırmanın, iyi yönetmenin ve kullanıcılara kulak vermenin, markalara ve şirketlere, olumlu katkı sağladığının da altını çizen Budak, “TT, mesela, bizim için çok büyük bir keyz olmuştu. TT, sosyal medyayı ilk kullanan markalardan bir tanesi… Bizim aracılığımızla girmişlerdi. Ben de uzun bir süre, TT Net’in ekibini yönettim. TT Net, sosyal medyaya girdiği zaman, ‘Artık, problemlerinizi, bize, buradan iletebilirsiniz. Siz, buradan sorunuzu sorun; biz, cevap buradan verelim.’ dediği zaman, altında 300 tane küfür vardı. Neden 300 tane küfür vardı? İki nedenden dolayı… Birincisi, insanlar, internet problemi şaşıyorlardı ve bununla ilgili çözüm üretemiyorlardı. İkicisi ise artık, sosyal mecralara, markaların girdiklerinden habersiz oldukları için ‘Bu, fake bir hesap. Bizimle dalga geçmek için burada.’ diye düşünerek küfür etmeye başlamışlardı. Hakaretler savuruyorlardı. Fakat iki yılın sonunda, normalde %1 olan olumlu konuşma sayısını, biz, %20’lere taşıyabildik. Bunu, çok net görebiliyorduk. Şikayet sayısı da artıyordu; fakat bu şikayet sayısının artmasının nedeni bizdik. Çünkü bize, artık, buradan ulaşabiliyorlardı. Şikayet eden kişiler ise biz, onlara, oradan, yine aynı şekilde, aynı mecradan ulaştığımız, dönüş yaptığımız için bize, bu sefer teşekkür etmeye başladılar. Olumlu yorumlar yazmaya başladılar. İnanılmaz bir geri dönüş aldık. O yüzden, sosyal medyayı izlemek, onun öncesinde de dinlemek çok önemli diye düşünüyorum.” diye konuştu.

Facebook’ta 1 Milyon Kişi Olmak Değil, İnsanlardan Etkileşim Almak Önemli

Sosyal Medya’da, kullanıcılarla etkileşim içinde olmanın büyük önem taşıdığını söyleyen Budak, şunları kaydetti: “Sürekli farklı iletişim tarzları yapmanız gerekiyor; çünkü insanlar, aynı şeyi gördükleri zaman, artık, körlük de oluşuyor, zaten. Her gün girip ‘Şunu gördünüz mü, şunu aldınız mı? Bugün hava güzel, ne giyeceksiniz? Bugün, şunu giyin; bunu yapın.’ ile zaten, bir yere kadar gitmiş oluyorsunuz. Bir kıyafet firması değilseniz her gün bir renk, ürün sormanızın, paylaşmanızın hiçbir anlamı yok! Kıyafet firmasıysanız bile bunu, belli bir düzene oturtmanız gerekiyor ki bir fayda sağlasın. O yüzden, mesela, biz, ajans olarak sürekli yeni trendleri de takip etmeye çalışıyoruz. O tarz sorular soruyoruz, işlem bile sorduğumuz, bazen oluyor. Neden yapıldığına dair hiçbir fikrim yok, ama. Bazen, bir etkileşim alınması bekleniyor, gerçekten. Çünkü mesela, Facebook’ta, 1 milyon kişi oldunuz. Ama ne oldu? Bu size bir fayda sağladı mı, sağlamadı mı? Önemli olan bu… O yüzden, artık, Facebook’un ikinci bir metriği var. ‘People Talking About’ kısmı, onun için geldi ve artık, ‘İnsanlar, sizinle ne kadar ilgileniyor; ne kadar etkileşime geçiyor?’ onu ölçmeniz gerekiyor. Oradaki rakamı arttırabilmek için de bir şekilde insanlardan şehir, comment, like bir şey almanız gerekiyor. Mesela, Avea’nın şu anda 2 milyon takipçisi var; ama girip baktığınız zaman, belki, atıyorum, normal bir giyim markasından daha az sayıda konuşan sayısı var. Çünkü Avea ne yaptı? O iki milyon kişinin bir milyonunu, kampanya ile elde etti. Girdi, ‘Gelen herkese kontur veriyoruz.’ dedi ve verdi. O da bir tarz, o da bir iletişim… Onların datalarını da almış oldu, bu sayede. Ama insanlar, Avea’nın paylaştığı şeyleri görmüyor. Bu, sadece bir örnek… Bu, Türkiye’de de Dünya’da da çok fazla var. Yani, milyonlarca sayıya ulaşıp insanların hiç konuşmadığı, paylaştığı şeyleri hiç görmediği markalar var. O yüzden, bir şekilde farklılaşıp o aradan sıyrılıp kendinizi insanlara göstermek, etkileşim almak zorundasınız hem marka olarak hem ajans olarak.”

Sosyal Mecralarda Apayrı Bir İletişim Dili Oluşturulabilir Mi?

Sosyal Medya’da, bazı markaların samimiyeti abarttıklarına da dikkat çeken Burak Budak, sözlerine şöyle devam etti: “Sosyal mecralarda apayrı bir iletişim dili oluşturulabilir mi? Bu tartışılır; ama mesela, Fizy inanılmaz bir iletişim sürdürüyor, Facebook’da. Yani, girip orada Fizy ile ilgili bir yorum yaptığınız zaman alabileceğiniz cevaplarla ilgili bir sınır yok. İnanılmaz ilginç cevaplar alabiliyorsunuz. Hatta ‘Kullanmazsan kullanma!’ gibi cevaplar da alabiliyorsunuz, bazen. Çok ilginç bir iletişim tarzı var ve bunu bilinçli yaptıklarını söylüyorlar. O yüzden de sürekli devam diyorlar, buna.”

Gerçek Kişiler Tarafından Yazılmış Yazılar Daha Çok İlgi Görüyor

“Ben, 2005 yılında ilk blog yazımı yazmıştım ve sadece kendi kişisel bloglarımla değil farklı farklı platformlarda ücretsiz platformlarda yazdım.” diyen Burak Budak, sözlerini şöyle sürdürdü: “Kendi sunucularımı alarak yazmaya başladım. Sadece kendi yazdığım yazılardan bile toplamda 1 milyon trafiğe ulaştım. Çünkü ilginç bir şekilde, insanlar, yazdığınız bir şeye çok daha fazla değer veriyor. Zaten, şu anda da araştırmalar onu gösteriyor. İnsanlar hem arkadaşlarının önerdikleri ilk iki sırada geliyor. Onun dışında, internette, başka gerçek kişiler tarafından yazılmış yazılar, çok ön plana çıkıyor. O yüzden, markalar, blogger iletişimi yapıyorlar. Onlarla bir araya gelip bir şekilde kendilerini anlatıp yorumlarını gerçekten samimi bir şekilde paylaşmalarını istiyorlar. O çok enteresan bir konu. Onun dışında, ‘Donanım Haber’ gerçekten çok çok büyük bir mecra ve aslında, şu an, dışarıdan sadece bir forum gibi görünüyor; ama çok uzun zamandır yayında olan, arkasında 10-15 kişilik bir çalışanın olduğu ve sosyal mecraların yani bu yeni medyadaki Facebook’un, Twitter’ın aslında öldüremediği bir mecra… Çünkü sosyal medya dediğimiz şey, aslında, forumlar zamanından beri var olan, insanların bir araya gelip bir şeyler paylaştığı bir alan. Sadece, bir ‘Donanım Haber’ var, benim bildiğim, hala aynı şekilde aktif devam eden ve insanların çok güvendiği, orada yorumlarını paylaştığı, yorumlarını aldığı bir mecra olarak ‘Donanım Haber’ kaldı, galiba forumlardan.”

Türkiye’de, Online Alışverişte, Yapı Hala Oturmadı

Türkiye’de, internetten alışverişte, kredi kartı kullanım oranlarının düşük olmasını, online alışverişteki yapının tam olarak oturmamasına bağlayan Burak Budak, “Çünkü girip bir sipariş veriyorsunuz. O sipariş, bazen, haftalarca size ulaşmayabiliyor. Bu, genel bir problem. Aslında, kargo altyapısı da Türkiye’de çok iyi bir durumda; ama yine de bu problemin önüne geçebilmiş durumda değiliz. Kredi kartı konusunda da başıma şöyle bir şey geldi. Çok uzun zaman önce Amazon’dan, televizyonla ilgili bir şeyler izlemek için bir hesap oluşturmuştum. Free test hesabı… Sonra kalmıştı; ama oluşturabilmek için kredi kartı bilgilerimi girmem gerekiyordu. Dün, 79 dolar çekildi hesabımdan. Nasıl olduğunu anlamadım. Mesaj geldi, bankadan. ‘Hesabınızdan şu kadar para çekildi. Eğer sizin değilse kapatabiliriz, bilginiz yoksa’ diye. Aradım, ‘Benim bilgim yok.’ dedim. Bir yıl falan oluyor; çünkü ben bunu test edeli, inceleyeli. Süresi bittikten sonra, belli bir süre eğer hesabınızı otomatik olarak çekim yapılıyormuş. Ben de dahil o kullanım koşullarını, hiçbirimiz okumadığı için bunun ne kadar farkında olabiliriz ki. Ama Amazon olduğunu anladım. ‘Hesabıma girip bakayım’ dedim. Oradan 79 dolar çekildiği görülüyor. ‘Cancel’ dedim, bitti olay!.. Türkiye’de olduğunu düşünemiyorum, bile. Bunun için haftalarca, aylarca koşmam gerekebilirdi. Birçok insanın vakti yok, bununla ilgilenebilmesi için. Yurtdışında aslında böyle de bir avantaj var. Türkiye’de belki bu kredi kartı kullanım sistemleri ve e-ticaretin daha hızlı kargolama yapması, bayağı bir kullanımı artacaktır.” dedi.

İnternet ve Tv Bağlantı Olayında, İnternet Hızları, Büyük Problem!

“İnternet ve Tv bağlantı olayında da ülkemizdeki en büyük problem olan internet hızları devreye giriyor.” diyen Burak Budak, şunları söyledi: “Yani, ben, oturup Youtube’da, Uzman TV’de veya herhangi bir paralı servisten video, film izlemek istediğim zaman, internet hızı bayağı bir engel teşkil ediyor. Mesela, benim kullandığım televizyon, 10 megabitin altındaki hızlarda internete bağlanmıyor ve 10 megabiti, Türkiye’nin birçok yerinde, şu anda bulmak mümkün değil.” 

Mobil, Şu Anda İnanılmaz Bir Noktada

Mobil iletişimin inanılmaz bir şekilde yayıldığına da dikkat çeken Burak Budak, “Mobil, şu anda inanılmaz bir noktada… Hani ‘Mobil geliyor, geliyor’ şeklinde haberler yapılıyor ya aslında, mobil, çoktan geldi, zaten. Hayatımızda bir şekilde yer alıyor. Milyonlarca insan, şu an, Türkiye’de bile internete bağlı. Yani, toplam, 35 milyona yakın bir internet kullanıcısı var ve 35 milyon kullanıcının neredeyse 10 milyona yakını, masa başında olmadan internete bağlanabiliyor. Iphone belki çok pahalı bir ürün; ama çok daha uygun bir fiyata, internete kusursuz bir şekilde bağlanabileceğiniz bir sürü cihaz var. Bunları kullanabiliyoruz. Günümüzde, artık, insanlar, bir şekilde, mobilden her şeyi kullanabiliyorlar. Örneğin, evde, okulda, işte, yolda yürürken belki denk gelmişsinizdir, Boğaz Köprüsü’nün birinci metresi, ikinci metresi diye lokasyonlar oluşturulmuş. Arabayla giderken (kendisi sürmüyordur, umarım) hepsi check-in oluyor, sırayla. Yani bu, çok ilginç bir hal almaya başladı. Orada, çünkü bir oyunlaştırmanın bir motivasyonu var. İnsanlar, bir şekilde girip kendini tatmin ediyor. Trafik sıkıntısı da olunca tabii, sürekli her bir yerden check-in oluyorlar. Yine, çok ilginç, asansörde başıma gelen bir olay… Asansörde kaldık, dört arkadaş. Çek in oldular, hemen. Asansörde diye bir lokasyon oluştu, ‘Asansörde kaldık’ diye Foursquare’de bir veri oluşturdular. 3 dakika sonra, arkadaşımın annesi aradı. ‘Oğlum, çıkabildiniz mi? Ne durumdasınız?’ diye. Foursquare’den takip ediyormuş, annesi, meğerse onu. Sadece onun için açmış, hesabını. Yine çok ilginç bir örnek… Bir arkadaşımın babası, Foursquare’ı, sadece ailesine haber vermek için kullanıyor. Mesela, otobüse biniyorum, diye çek in olup gönderiyor. Ya da kapının önündeyim ya da markete gittim diye çek in oluyor. Ama sadece bilgi vermek için. Aileler artık, bu şekilde kullanmaya başladığı için de belki yeni mecralar aramaya başlıyoruz. İşte, Wayn ilginç bir şekilde büyümeye başladı. Pinterest’i kadınlar çok fazla kullanıyorlar. Twitter da yine, insanların her zaman gelip kullanabildiği bir mecra haline geldi. Ailelerimiz, orada da bizi yine takip edebiliyorlar. Uzaklaşmanın en büyük nedeni de o, aslında. Google Plus, Türkiye’de çok tutulamadı. Belki çok fazla kullanıcısı yok; ama şu anda Dünya’nın en hızlı büyüyen sosyal ağlarından birisi. İnanılmaz başarılı olduğunu düşünüyorum, ben. Belki Google Plus, bizim için de bir çıkış kapısı olabilir.” şeklinde konuştu.

Mobildeki Reklam Gelirleri Yetersiz

Facebook’un halka arzı sırasında, herkeste, ‘Mobilde, inanılmaz bir reklam platformu gelecek ve Facebook hisseleri tavan yapacak.’ şeklinde bir beklenti olduğunu söyleyen Burak Budak,  şunları kaydetti: “Herkesin beklediği buydu. O yüzden, 100 milyar dolar gibi bir değerleme ile çıktı; ama o platformlar hiç gelmediği için ciddi bir şekilde düşüş yaşadılar. Yani, aslında, onun da nedeni oydu, mobilde reklam organizasyonu… Geçenlerde ben, bir oyun yayınladım Android’de.  Bir matematik oyunu, kişisel bir girişim… Ama şu anda, eğer o oyun tutarsa ‘Nasıl para kazanabiliriz? Bununla ilgili ne yapabiliriz?’ diye düşünmeye başladım, bile. Çünkü insanlar, indiriyor, oynuyor; ama orada reklam gördüğü zaman bundan sıkılıp hemen kaldırmaya başlıyor. Bazen de reklamı kaldırmak için kullanıcıdan para istiyorlar. Bu defa kullanıcılar onu vermiyor, kaçıyorlar. Orada, işte, fayda odaklı marketingi bir şekilde oturtmak lazım. Mobilde reklam geliştiği zaman bayağı bir iyi olacak, diye umuyoruz.”

Google Glass, İnanılmaz Bir Teknoloji

Google Glass, önümüzdeki beş yıl boyunca muhtemelen en çok konuşacağımız şeylerden bir tanesi…”diyen Burak Budak, şunları söyledi: “Çünkü inanılmaz bir teknoloji… Sadece görerek her şeyi öğrenebilme potansiyelimiz olacak, artık. Yakın zamanda, Eric Schmidt’in bir videosunu gördüm ben. Barcelona maçında, Google Glass ile eliyle alkışlayıp tezahüratlar yaparak video çekip arkadaşlarıyla paylaştı.”

Yeni Sosyal Mecralar “Videolar”
Videoları, yeni sosyal mecralar olarak niteleyen Burak Budak, “Yeni sosyal mecralar, benim bakış açımda, videolar… Youtube, o yüzden inanılmaz önemli… Ve diğer tüm video mecraları çok önemli… Hani, 2007’den beri, konuşuluyor. ‘Sosyal mecralar, video ile değişecek mi? Yani, Facebook’ta artık, en fazla izlediğimiz şey video; ama en çok paylaştığımız şey de video olacak mı yakın zamanda? Kullanıcılar, kendileri video içerik üretecekler mi?’ diye… Bekleyip göreceğiz; ama aslında tam zamanı da gelmiş, durumda.” dedi.

İnternet Dünyasındaki Bilgi Kirliliği Çok Ciddi Bir Sorun

Konuşmasının sonunda, son zamanlarda popüler olan internet dünyasındaki bilgi, haber kirliliği konusuna değinen Burak Budak, “Twitter, bu dünkü olaylardan sonra, çok ciddi bir atılım yapmaya başladı ve ‘Bir şekilde, bunları nasıl eleyebiliriz? Nasıl doğruluk oranlarını ölçebiliriz?’ diye araştırmalar yapmaya başladı.  Twitter’da ya futbolla ilgili ya birbirleriyle ilgili ya da takipleşmek için birbirini yiyen insanlar var. Aslında, gerçek gündemi zaten kaçırmış oluyoruz, biz, orada.” şeklinde konuştu.

İnsanlar, İncelemeden, Bakmadan Paylaşmaya Hazırlar; Ama Bu Çok Tehlikeli Olabilir

“İnsanlar, okumadan paylaşmaya inanılmaz hazırlar veya birisi, bir şey yazdığı zaman, atlayıp hemen onu desteklemeye ya da ona karşı çıkmaya çok hazırlar.” diyen Budak, sözlerini şöyle sürdürdü: “Çünkü, hiç araştırmıyorlar. Twitter’ın en büyük problemlerinden bir tanesi de ünlülerle ilgili yapılan haberler, mesela. munirozkuloldumu.com var, biliyor musunuz, bilmiyorum; ama girdiğiniz zaman ‘Hayır’ yazıyor. Yani, o kadar ilginç bir dünya ki artık! Her gün birisini öldürebiliyoruz. İşte, birisi, sırf data toplayabilmek için virüs hazırlıyor ve insanlar, bunu gördü mü hemen atlıyor. Çünkü, işte, incelemeden, bakmadan paylaşmaya hazırlar; ama bunun ne kadar büyük bir tehlike olabileceğinin kimse farkında değil. Bu noktada da internetteki bir haberi, kendi süzgecinden geçirmek, çok önemli bir adım. Duyduğunu, okuduğunu, analiz edip ona göre hareket etmek lazım.”

Sosyal Medya’da, vatandaş gazeteciliğinin de önemli olduğunu söyleyen Burak Budak, sözlerini şöyle noktaladı: “Vatandaş gazeteciliği de çok önemli, orada. Mesela, eğer takip ettiyseniz, Boston olayları, bu patlamalar meydana geldikten sonra, ortalık karıştığı zaman, insanlar, televizyonda doğru dürüst haber bulamamış. Televizyon kanalları, muhtemelen devlet baskısı ile bir şeyler paylaşmamaya başladı; ama Twitter’dan, Arap Baharı gibi olay yükselmeye başladı ve herkes, çektiği fotoğrafları, videoları paylaşıp insanlara bunları ulaştırmaya çalıştı. Boston olayları, Twitter’dan da sonradan görüldüğü kadarıyla aslında, çok da büyütülen bir olaymış. Yine bir ‘balon habercilik olayı’ da meydana gelmiş, yani. Kanallar çok fazla bir şey paylaşmadılar, aslında çok büyük bir şey değil gibi bir hava uyandırdılar. İnsanlar, buna tepki olarak daha fazla paylaşım yaptılar. Ama aslında ikisinin ortasında, çok ilginç bir yerdeymiş, bu durum ve bu, dikkatli olunmazsa linçe kadar gidebilecek bir durum. İnsanlar, kalkıp da ‘Bakın, buymuş.’ dediği zaman zaten yine mobil olduğumuz için çok ilginç şeyler başımıza gelebiliyor. Yine, o yüzden, olayları süzgeçten geçirmek, gerçekten çok önemli…” 

Ozan Yerli:Connected2.me, Anonim Olma Özelliğine Sahip Bir Sosyal Ağ”

‘Sosyal Medya’nın Türkiye’de Ve Dünya’da Kullanımı’ başlıklı ilk oturumunun konuklarından Ozan Yerli, konuşmasına, “Bilkent Üniversitesi Fizik Bölümü’nde master yapıyorum. Connected2.me adlı sosyal medya sitesinin kurucusuyum.” diyerek başladı. Kurduğu sosyal medya sitesini, diğer sosyal ağlardan ayıran en önemli özelliğin “anonimlik” olduğunu söyleyen Ozan Yerli, “Kısaca, Connected2.me’den bahsedeyim. Connected2.me, anonim olma özelliğine sahip bir sosyal ağ… Diğer sosyal ağlarda, diğer kullanıcılarla iletişim kurmak için mutlaka bir kimliğe sahip olmanız gerekiyor. Bunun da bazen, insanların objektif olmalarını engelleyebileceğini düşündüm. Bu nedenle anonim olma imkanı sağlayan bir sosyal ağa ihtiyaç olduğunu düşünerek Connected2.me’yi kurdum.” şeklinde konuştu.

Bir Milyon İki Yüz Bin Kullanıcıya Ulaştık

Sosyal ağ kullanıcılarının Connected2.me’ye, büyük bir ilgi gösterdiğini belirten Ozan Yerli, “İnsanlar, Connected2.me’yi, gerçekten beğendiler. Şu anda, bir milyon iki yüz bin kullanıcıya ulaşmış durumda… 15 ülkeye yayılmış durumda. Ama Türkiye en fazla… Türkiye’den sonra en fazla Güney Amerika ülkelerine yayıldı. Arjantin, oldukça yoğun… Demek ki oranın kullanıcı yapısı ile benziyor Türkiye’nin kullanıcı yapısı.” dedi.

‘Connected2.me’ Nasıl Çalışıyor?

Konuşmasında, Connected2.me’nin nasıl çalıştığı hakkında da bilgiler veren Ozan Yerli, şunları söyledi: “Bir hesap açıyorsunuz. Connected2.me/kullanıcı adı şeklinde bir adresiniz oluyor. Bunu arkadaşlarınızla diğer sosyal ağlardan paylaşıyorsunuz. Arkadaşlarınız adresinize girdiğinde, kimlikleri gizli olarak sizinle konuşmaya başlıyorlar. Bu sayede, size normalde soramadıklarını sorabiliyorlar. Sizin hakkınızda söyleyemediklerini söylüyorlar. Siz de onlara cevap veriyorsunuz. Sonuçta, eğlenceli bir ortam oluşmuş oluyor.”
Ozan Yerli, Moderatör Burak Budak’ın “Peki, Twitter’da benim anonim bir şekilde sohbet edebilirsin diye bir şey paylaştığım zaman, aslında Twitter’dan benim diğer tüm mecralarıma ulaşıp bir şekilde benim kim olduğumu zaten öğrenebilir. Bu anonimlik de biraz daha ortadan kalkmış oluyor. Belki o yüzden paylaşmıyorlardır.” şeklindeki sorusuna, şöyle yanıt verdi: “Yok. Siz paylaşıyorsunuz, size gelenler anonim oluyor. Bir taraf biliyor, bir taraf bilmiyor. Zaten, iki taraf anonim olunca pek bir anlamı olmuyor. O tarz siteler de var. Omegle, Chat Rulet gibi… Onlardaki sohbet, ‘Selam, naber. Ben de iyiyim’i geçmiyor. Ama mesela, size yönelik özel sorular gelebiliyor, tek taraf bilindiği zaman.  Zaten, ben, en önemli özelliğinin bu olduğunu düşünüyorum. Bir de kendi kendine yayılması gerekiyor. Çünkü, kullanmak için paylaşmanız gerek. Paylaşmazsanız kimse gelmiyor. Bu şekilde yani… Ama oldukça önemli, devamlı da deniyoruz, ‘Hangi mesajı paylaşırsak daha çok kişi geliyor’ ya da daha çok paylaşıyorlar, onu, diye.’

Connected2.me, Sosyal Medya’nın Gücünü Kullanarak Yayıldı

“Connected2.me’nin 1 milyon 200 bin kullanıcıya ulaşmasında, tamamen sosyal medyanın gücü kullanıldı.” diyen Ozan Yerli, sözlerini şöyle sürdürdü: “Connected2.me’yi kullanabilmek için linki paylaşmanız gerekiyor. Connected2.me, hiçbir şekilde reklam harcaması yapmadan, bu özelliği kullanarak kendi kendine yayılmış oldu.”

Sosyal Medya Bizim İçin Çok Önemli

“Sosyal medya bizim için çok önemli…”diyen Ozan Yerli, şunları söyledi: “Çünkü sitenin yayılması, bizzat sosyal medya üzerinden oluyor. Siteyi, önceden İngilizce açmıştık, zaten. Ben, bilerek Türkiye kaynaklı olduğunu açıklamadım. Çünkü Türkçe sitelere niyeyse bir önyargı oluyor. Ondan, yabancıymış gibi Twitter’dan İngiliz taklidi yaparak bayağı uğraştık. Artık, Türkiye’ye oldukça yayıldığı için Türkçe’ye çevirebiliriz diye düşündük, Türkçe’ye çevirdik. Mesela, kullanıcıların Twitter’da paylaştıkları mesaj var, kendi linklerini… Onu da Türkçe’ye çevirdik. Ama onu Türkçe’ye çevirince paylaşmıyorlar, artık. Onu gördük. Yani, o da çok önemli. İnsanların sizin istediğiniz mesajı paylaşabilmeleri için onun bir şekilde cool gözüküyor olması gerekiyor. Yani, çok hassas noktalar var. Bunları devamlı ölçmek gerekli…”

Günde 1 GB’a Yakın Mesaj Atılıyor, Analiz Etmek Mümkün Değil!

Burak Budak’ın “Bu soruları tutuyor musunuz ya da ‘En çok neler soruluyor, ne tür şeyler yapılıyor?’ diye analiz ediyor musunuz yoksa tamamen gizlilik çerçevesinde mi?” şeklindeki sorusuna da cevap veren Ozan Yerli, “Yok, analiz etmek, mümkün değil. Yani, günde 1 gb’a yakın mesaj atılmış oluyor.” dedi.

En Çok İş Gücü, Denetlemeye Gidiyor

Ozan Yerli, moderatör Burak Budak’ın “Şimdi, ben, internette, seninle ilgili bir şeyler araştırırken şöyle bir bilgiye ulaştım. Bir arkadaşını, Connected2.medeki erotik, pornografik içerikleri, fotoğrafları engellemesi için görevlendirmişsin, galiba. Bu nasıl oldu? Ve oraya gelen içerikler anlık olarak mı denetleniyor?” sorusunu şöyle yanıtladı: “Evet, arkadaşımdan bu konuda yardım istedim. Yani, aslında, kim olsa yardım ediyor. Babama bile bir hesap verdim. O, bile denetliyor, boş zamanına göre ayarlayıp. Zaten, en çok iş gücü ona gidiyor. Gelen fotoğrafları denetlemeye… Denetleme sürecimiz de şöyle işliyor. Fotoğraflar yükleniyor. Son yüklenen fotoğraflara bakıp daha sonra denetliyoruz. Hani, o an engellemiyoruz; ama sonradan denetleyerek yapıyoruz. Bu güne kadar 15 bin tane fotoğraf silmişiz. Bir de fotoğrafların hepsini de tutmamız gerekiyor ki ‘Aynısı yüklenirse kendisi otomatik tanıyor’ diye. Böyle bir arşivimiz de oldu, elimizde.”

Connected2.me’yi, Mobilden Kullanan İnsanlar Var Mı?

Ozan Yerli, Moderatör, Burak Budak’ın “Connected2.me’ de, mobil bir ara yüz var, sanırım. Uygulamaları var mı bilmiyorum, ama. Mobilden kullanan insanlar var mı şu anda?” sorusuna ise “Mobil web sitesi var. Ondan kullanıyorlar, yoğun bir şekilde. Ama Web’i kullanan daha fazla. Zaten, lokasyon deyince de onu söyleyeceğim, ilginç bir şekilde, Connected2.me’de tam tersi oluyor. Mesela, şeyi düşündüm, Connected2.me’yi, kampüslere yönelik yapmayı denedim, önce. İnsanlar, mesela, Bilkent’ten girince Bilkent’tekiler görünüyor. Birbirleriyle yine anonim olarak konuşacaklar. Bunu yapınca hiç kullanılmadı. Çünkü karşılaşma problemi, aynı şekilde çıkıyor. O şekilde, yine, mobil uygulama da olunca, onda da Web’i daha çok tercih ediyorlar, mobil dışında.” şeklinde yanıt verdi.

Mobilden Para Kazanmak Sıkıntılı

Konuşmasında, mobildeki reklamlar ile Web’deki reklamların getirisini de kıyaslayan Ozan Yerli, şöyle dedi: “Reklam içeriği az olduğu için para kazanmak da sıkıntılı oluyor, mobilde. Mesela, Facebook, trafiğinin çoğu mobilden gelmesine rağmen, %50’ye yakın, para kazanma olarak Web’den kazanıyor. Mobilde reklamlara yeni yeni geçiyorlar.”

Dünya’da da Anonimliği Yaygınlaştıran Siteler Yükselişte

Connected2.me’nin kurucusu Ozan Yerli, oturumun moderatörü Burak Budak’ın “Eskiden, zaten oldukça yaygındı, bu anonimlik… Sonra, Facebook ve Twitter ile insanlar, kendi kişisel bilgilerini daha rahat paylaşmaya başladılar. Şimdilerde ise tekrar bir anonime dönüş var. Neden ileri geliyor, bu, sence?” sorusuna şöyle yanıt verdi: “Evet, aynen dediğiniz gibi… İlk başlarda, Facebook çıktığında, biz, bayağı şaşırmıştık, ‘İnsanlar nasıl isimlerini vererek bu kadar rahat bir şekilde kullanabiliyorlar’ diye… Aynı şekilde, onun ortaya çıkıp yayılmasından sonra, tekrar anonimliğe ihtiyaç duyulduğunu düşünüyorum. Ondan, tekrar bir geri dönüş oluyor. Bunu da bizim, Türkiye’de, Connected2.me ile başlattığımızı düşünüyorum.”
Dünya’da da anonimliği yaygınlaştıran sitelerin yükselişe geçtiğini söyleyen Ozan Yerli, “Mesela, ‘Ask.fm’ var. Benzer bir şekilde onlar da insanlara soru sormanızı sağlıyorlar. Yine, Omegle tarzı, 2 yabancıyı anonim olarak konuşturan siteler var. Bunlar, genel olarak yükselişte… Yine, reditar sitelerde yine bir kimliğiniz oluyor; ama çok sıkı denetlenmiyor; yani, birden fazla hesap açabiliyorsunuz, daha rahat ifade etmek için.” dedi.

Ozan Yerli, Burak Budak’ın “Mesela, Formspring.me var, biliyorsunuz. Hepiniz biliyorsunuz, çok popüler oldu. Milyonlarca insan üye oldu, yatırım aldı çok büyük miktarlarda; ama yakın zamanda kapanıyor, mesela. Sadece, eski data ve soru-cevaplarınızı indirmenize izin veriyor. Bu, anonimliğin artık çok fazla tutmadığını mı gösteriyor?” şeklinde sorusuna ise “Ask.fm de formspring de aynı şeyi yapıyordu. Fakat formspring, anonimlikten vazgeçmeye yöneldi, son zamanda. Anonimliği ikinci plana attılar. Ondan sonra zaten düşüşleri başladı. O da yasal sorunlar yaşamışlar, o sebeple, mecburen!..” şeklinde yanıt verdi.
Ozan Yerli, kendisine yöneltilen “Twitter, bu dünkü olaylardan sonra, çok ciddi bir atılım yapmaya başladı ve ‘Bir şekilde, bunları nasıl eleyebiliriz? Nasıl doğruluk oranlarını ölçebiliriz?’ diye araştırmalar yapmaya başladı. Bir şekilde, sosyal ağlarda, internette doğru habere ulaşmak için birer cümle ile kendi yolunuz nedir? Siz ne yaparak doğru habere ulaşıyorsunuz? Takip ettiğiniz yerler neler, mesela?” şeklindeki soruya, “Bence, buna çözüm bulmak için Twitter’ın yapacağından çok, insanların kendisinin, okuduğu bir şeyi kendi süzgecinden geçirip öyle algılamaları daha önemli… Yani, bir özgürlüğü kısıtlama ile buna, bir çare olunacağını düşünmüyorum. Ama, tabii, o trending topics’leri seçerken daha iyi algoritmalar kullanarak onları geliştirebilirler.” diye cevap vererek konuşmasını tamamladı. 


Defne Andaç: Uzman TV’de, Her Sorunun Bir Cevabı Var”

Oturumda yaptığı konuşmaya, “Videolarla bilgi veren bir internet sitesiyiz, biz.” diyerek başlayan ‘Uzman TV ‘internet sitesinin Genel Yayın Yönetmeni Defne Andaç, “Uzman Tv’nin içinde, her tür soruya cevap bulabilirsiniz. ‘Karnıyarık nasıl yapılır’dan, nasıl daha iyi ders çalışılır’a kadar her türlü konuyu, uzmanlarla çekim yaparak anlatıyoruz. Ayrıca, insanlar, çeşitli sebeplerden dolayı başkalarına sormaktan çekindikleri ya da kaçındıkları soruları da Uzman TV’ye soruyorlar. Yani, başkasına soramadığınız soruları, Uzman TV’ye soruyorsunuz.” dedi.


Facebook’ta, Web Sitemizdekinden Daha Fazla Soru ve Etkileşim Alıyoruz

Uzman TV’ye gelen soruların çoğunlukla Facebook üzerinden sorulduğunu belirten Uzman TV Genel Yayın Yönetmeni Defne Andaç, “Uzman TV’ye, soruların altına cevaplar geliyor. Orada, biz, üye olmalarını istiyoruz, kullanıcılardan. Ama kendi isimleriyle değil, bir nickname ile olabiliyorlar. Ayrıca, çok enteresan bir şekilde, biz, Uzman TV’den, yani site üzerinden çok, Facebook’tan soru alıyoruz. Bizim Facebook sayfamızdan çok soru alıyoruz. Hatta etkileşimle ilgili konuşacak olursak (onu, daha detaylı olarak anlatabilirim), şimdiye kadar, kişiler geliyordu, Uzman TV’de belli bir soruyu izliyorlardı ve onlar, bizimle etkileşime geçmiyordu. Ama, şimdi, onların sorularını, direkt orada cevaplıyoruz. Yani, gelip Uzman TV’yi aramalarına gerek kalmadan Facebook’ta, bize bir soru soruyorlar. Biz de onlara, ‘Bakın, bizim böyle bir videomuz var, şu uzmanımız şöyle bir şey demişti’ diyoruz. Ve oradan, normal sitedekinden çok daha fazla etkileşim alıyoruz.” şeklinde konuştu.

Enteresan ve Bize Trafik Getirecek Bir Soruya, Video Çekip Cevap Verebiliyoruz

Defne Andaç, kendisine yöneltilen, “Gelen sorulara videoya çekip cevap vermek gibi bir şey yapıyor musunuz?” şeklindeki soruyu ise şöyle yanıtladı: “Şöyle bir şey oluyor. Bazen, öyle konular oluyor ki mesela ‘Şu konuyla ilgili sitenizde bir içerik bulamadım.’ diyorlar ve biz de bakıyoruz, o konu gerçekten enteresan ve bize, trafik getirecek bir konu. Her soruya, videoyla cevap veremeyiz, tabii ki. Ama bir de şöyle bir şey oldu. Tabii, Uzman TV’de çok fazla video var. Şu ana kadar sorulan genel soruların hepsine verilebilecek bir cevabımız var. Çok spesifik teşhis koyamayız, tabii ki o kişiye; ama ‘Bu konuyla ilgili, şu videoları izleyin’ diyebiliyoruz. O yüzden, insanların, kendileriyle ilgili bir şey sormaktan çekinmediklerini fark ettik. Bir de Facebook’ta, özel kanaldan da soru sorabiliyorlar. Özellikle, bazı daha hassas konuları o alandan bize sorabiliyorlar. Bizim için çok büyük bir beslenme kaynağı oldu, o.”

Markaların Kendilerini En İyi Tanıyabilecekleri Yer “Sosyal Medya”

Sosyal Medya’nın, markalar için çok önemli bir mecra olduğuna da dikkat çeken Uzman TV Genel Yayın Yönetmeni Defne Andaç, “Markalar, kendisini, esasında, en iyi sosyal medyada tanıyor. Çünkü kişilerin, seninle ilgili ne düşündüğünü ve tepkilerini, oradan görüyorsun. Bizim sosyal medya takipçilerimizin özellikle Twitter tarafında, çok yaratıcı twitleri var, bizimle ilgili… Hani, onlara da ‘Sosyal medyadan, biz, kendimizi nasıl görüyoruz.’ noktasında bakabilmek ayrı bir güzellik.” diye konuştu.

7 Milyon Tekil Ziyaretçimiz Var, Aylık Video Görüntülenme Sayımızsa 25 Milyon

Yaklaşık beş senelik bir internet sitesi olduklarını söyleyen Uzman TV Genel Yayın Yönetmeni Defne Andaç, sözlerini şöyle sürdürdü: “O zamanlar, internette video içerik, bu kadar çok gözetilen bir konu değildi. 2007’den, bu zamana kadar çok yüksek bir trafiğe ulaştık. Bu anlamda, çok yoğun çalışan bir ekibimiz var.  Ayda, yaklaşık 25 milyon video görüntüleniyoruz. 7 milyon tane tekil ziyaretçimiz var ve sosyal medyayı da son bir senedir, çok aktif olarak kullanıyoruz. Burada, özellikle hem Türk Halkı’nın aradığı bilgiler hem de sosyal medyanın bize olan etkileri ile ilgili paylaşımlarda bulunmaya çalışıyoruz.”

Videoların Popülerliği, Dönemsel Olarak ve Gündeme Göre Değişiklik Gösteriyor

Uzman TV’de, en popüler, en çok izlenen videoların dönemsel olarak değiştiğini söyleyen Defne Andaç, şunları söyledi: “Bizde, tabii ki hamilelik videoları, anne-çocuk videoları her zaman çok izlenen videolar arasında.  Ama videoların izlenmesi dönemlere göre de değişiyor. Mesela, Ramazan’da yemek videolarının izlenmesi, net %50 artıyor. Yine, işte, yaz dönemine giriyoruz, şimdi. Herkes, zayıflama derdinde… Zayıflama, vücut geliştirme videoları şu an çok popüler… Yine, bayram öncesinde de baklava videoları ilgi görüyor. Yani, hangi videoların izlendiği, dönemsel olarak ve gündeme göre çok değişebiliyor. Teknoloji içerikli videolara da dönemsel olarak talep artabiliyor. Mesela, son dönemde, insanlar, Iphone ile Android telefon arasında çok fazla kararsız kaldıkları için onu çok arıyorlar. Biz de bu alana yönelik çok videolar çekiyoruz. Android ve Iphone ipuçları da çok izlenmeye başladı, sitemizde.”

İçerik Üretirken Sosyal Medyadan da Besleniyoruz

“Bizde, Gangnam Style da var. Gangnam style nasıl yapılır da var. Onu da bizden öğrenebilirsiniz. Harlem Shake’i de çektik.” diyen Defne Andaç, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bir şey hemen büyüdüğü zaman ‘İnsanlar bunu merak edeceklerdir.’ diye düşünüp onu yapıp koymak lazım. Yani, gündemi bir şekilde takip ediyoruz. Sosyal medyanın da kendi içinde bir gündemi var. Neyin uzun soluklu olacağını ya da en azından, belli bir süre süreceğini bilip hemen, ona uygun içerik üretmeye başlıyoruz. Sosyal medyadan da çok besleniyoruz.”

Sosyal Medya’da, Sürekli İlgi Çekici Olmak Kolay Değil!

Sosyal Medya’da, samimi bir dil yakalayıp devamlı ilgi çekici olmanın çok kolay olmadığını belirten Defne Andaç, “Bu noktada, biz, şanslıyız. Çünkü biz, zaten, bir içerik firmasıyız. Zaten, insanların merak ettikleri içerikler var. Bir şey satmaya çalışmadığımız ve ‘Merak ettiğin içeriklerle ilgili sana bilgi veriyoruz.’ dediğimiz için işimiz, daha kolay… Ama bir marka olduğunuz zaman, gerçekten o samimiyeti yaratıp devamlı ilgi çekici olmak çok kolay bir iş değil!” dedi.

Youtube, Aslında, Bize Bir Katma Değer Sağlıyor

Defne Andaç, kendisine yöneltilen “Peki, Youtube, biliyorsunuz, sekiz yaşına girdi. Dünya’nın en büyük ikinci arama motoru… Yani, arama çubuğu olarak kullanılan en büyük ikinci arama motoru… Orada da en popüler videolar, Uzman TV Türkiye’yi engelliyor mu yani?” şeklindeki soruya ise şöyle yanıt verdi: “Bizim, Uzman TV olarak Youtube’da da kanalımız var, zaten. Hatta beş kanalımız var. Youtube’a özel kanal… Yani, şöyle bir şey var. Biz, Youtube’da, kendi Uzman TV videolarımızı yüklüyoruz. Orada, şöyle bir… Tabii, paradoks gibi geliyor, insana. İşte, ben, Google’dan trafik alıyorum; ama Youtube’dan trafik alacağım. Fakat öyle değil. Yani, en azından, şimdiye kadarki tecrübemizde, onun öyle olmadığını gördük. Youtube’da, insanlar, kendi içindeki aramadan, trafikten gelip izliyorlar. Yani, Google’da bir şey arayıp Uzman TV’nin normalde alacağı trafiği yemiyor, Youtube. Siz, orada, yepyeni bir mecrada yer alıyormuşsunuz gibi oradan bir trafik alıyorsunuz. Aslında, bize bir katma değer sağlıyor. Bu çok enteresan… BBC örneğinde de var, mesela. BBC, işte, video sitesinin kanallarını açmış durumda.”

Youtube Türkiye, İçerik Üreticileri İçin Ayrı Bir Gelir Kaynağı Olacak

Youtube’un, Mayıs ayı içerisinde, Türkiye’de resmi kanalını açacağını da hatırlatan Defne Andaç, “O da ayrı bir gelir modeli olarak, Türkiye’de içerik üreticileri için bir kanal olacak.” dedi.

Korsan Uzman TV’ler Oluşturanlara İtirazımız Var!

Uzman TV’nin videolarını kullanarak kendilerine site yapan ve bu yolla haksız gelir sağlamaya çalışan kişilere karşı mücadele ettiklerini de sözlerine ekleyen Defne Andaç, şunları söyledi: “Sağ olsun, bazı kişiler, zaten, Uzman TV adına pek çok kanal açmıştı, Youtube’da. Biz de onları kapattırıyoruz, şimdi. Bizim videolarımızı kullanarak kendilerine site yapan birçok kişi de var. Embet edilmesine, biz, zaten izin veriyoruz. Embet edilmesi, bize, hatta fayda sağlayan bir şey… Oradan da çok yüksek bir trafik elde ediyoruz. Ama bahsettiğim o değil. Videoları indirip kendi başlarına ayrı siteler, korsan Uzman TV’ler oluşturanlara itirazımız var.”

Keşke, Türkiye’de, Daha Fazla User-generated Video Üretilebilse

Uzman TV Genel Yayın Yönetmeni Defne Andaç, kendisine yöneltilen “Sosyal mecralar, video ile değişecek mi? Yani, Facebook’ta artık, en fazla izlediğimiz şey video; ama en çok paylaştığımız şey de video olacak mı yakın zamanda? Bu başka bir yerden görüp paylaştığımız değil de kullanıcılar, kendileri video içerik üretecekler mi? Bu, Uzman TV’ye nasıl yansır ya da?” sorusuna şöyle yanıt verdi: “Keşke, Türkiye’de, daha fazla User-generated video üretilebilse… Keşke, mesela, bizim Uzman TV’ye, kullanıcıların kendi çektikleri videoları yükleyebilsek… Bir de video üretimi çok pahalı bir iş… Gidiyoruz, uzmanı buluyoruz, çekiyoruz, montajlıyoruz. Mesela, Uzman TV’nin Dünya’daki benzerlerinde, insanların kendi çekip yükledikleri videolar çok fazla… O, belki, Türk eğitim sistemi ile alakalı mı bir şey? Yani, öyle olduğunu da düşünmüyorum.  İnsanların orada, kamera karşısındaki konuşma yetenekleri, bir şeyi daha detaylı anlatabilme yetenekleri daha fazla. En azından bunun üzerine çalışıyorlar. Ama bu, mutlaka olacaktır. Çünkü işte, birçok blogger var, mesela. Youtube’daki resmi kanallarının trafiği, normal bir ana tv kanalının trafiğinden çok daha fazla ve bu, bir gelir modeli haline geliyor. Artık, insanlar, kendi içeriklerini üreterek gelir elde edebiliyorlar. Ama Türkiye’de bunu yapabilen çok az blogger var. Ama yine çıkmaya başladı.

Ne Üreteceksiniz, Nasıl Üreteceksiniz ve Hangi İçeriğe Yatırım Yapacaksınız?

Hangi içeriğin üretileceğine ve hangi içeriğe yatırım yapılacağına karar vermenin çok önemli olduğuna da dikkat çeken Defne Andaç, “Önemli olan siz hangi içeriğin yatırımını yapacaksınız? Hangi tip içerik seyredilir, onu nasıl üreteceksiniz? Hani, Uzman TV’nin başarısının arkasında da böyle bir mantık var, esasında. Ne seyrediliyor, ne kadar seyrediliyor? Bunları çok iyi belirlemek lazım… Mesela, biz, 10 dakikalık video çekmiyoruz. Çünkü insanlar, 10 dakikalık videolar izlemiyorlar. Onları hep ölçümlüyoruz, biz.” diye konuştu.

Videolarımızı 1,5-2 Dakika Arasında Yapıyoruz

Defne Andaç, kendisine yöneltilen “Youtube’da da yani, ortalama 40 saniyeden fazla bir videoyu izletebiliyorsanız gerçekten başarılı bir video çekmişsiniz, diyebilirim. Uzman TV’de de zaten kısa videolar… İnsanların bunları tamamlama süreleri nedir? Yani, ortalama kaç saniye izlenme oranınız, şu anda?” şeklindeki soruyu ise şöyle yanıtladı: “Biz, bir buçuk ile iki dakika arasında yapıyoruz, videoları. Ve izlenmeleri, gerçekten öyle… 1,5 ile 2 dakika arası… Bazen, bize, şikayetler geliyor. ‘Siz, bir konuyu çok fazla soruya bölüyorsunuz. Beş tane soru oluyor, konuyla ilgili.’ diye. Ama kimse oturup 10 dakika boyunca bilgisayar ekranında bir şey izlemiyor, zaten. İlgisi varsa 1,5 dakikadan sonra, öbürüne geçiyor. Bizde aramayla geldikleri için, o konuyu gerçekten merak ederek gelmiş. Eğer, düzgün de birisi bilgi veriyorsa genelde sonuna kadar izleniyor. Ama ‘Hepsi %100 izlenir’ diyemem. %90’a kadar izletme rakamlarımız var. Zaten, ona göre, biz de analizler yapıp videoların sürelerini ona göre değiştiriyoruz.”

Uzman Tv’nin Mobil Trafiği, Hafta Sonları Artıyor

Konuşmasında, Uzman TV’nin mobil izlenme oranları ile ilgili de bilgi veren Defne Andaç, “Uzman TV’nin mobil izlenme oranları, Türkiye’de artan o mobil yükselişle beraber yükselişe geçti. Şu anda, Iphone versiyonumuz var. Ipad ve Android de çok yakında hem de farklı modellerle geliyor. Bizde de şöyle bir durum var. Mesela, bizim mobil trafiklerimiz hep hafta sonları artıyor. Hafta içi, insanlar, bir şekilde hep iş başındalar. Hani, orada, bilgisayara erişmeleri daha kolay; ama hafta sonu bilgisayarı açmak istemiyorlar. Hem uygulama indiriş rakamlarımız artıyor hem de uygulamanın kullanış rakamlarındaki artışı direkt görebiliyoruz.” dedi.

Google Glass İçin Bütçelerimizi Değerlendiriyoruz

Defne Andaç, kendisine yöneltilen “Uzman TV’de, Google Glass ile çekilmiş bir video görebilecek miyiz, yakın zamanda veya ilerleyen dönemlerde? şeklindeki soruya, “Bütçelerimizi değerlendiriyoruz. Onları, ikinci el de satamıyormuşuz, memnun kalmazsak.” diye cevap verdi.


Google Glas, Canlı Yayın Teknolojisini Değiştirecek

Eskiden, çok büyük araçlarla yapılabilen canlı yayının günümüz teknolojik olanakları ile çok değişeceğine dikkat çeken Defne Andaç, “Google Glass’ın canlı yayın teknolojisini değiştireceği kesin!.. Artık, kameramanı da ortadan kaldırıp sadece bir kişi de işi halledebilir.” şeklinde konuştu.  




İnternet, Çok Güvenilir Bir Ortam Değil!

Uzman TV Genel Yayın Yönetmeni Defne Andaç, kendisine yöneltilen “Anonimlik, gerçekten, yeni sosyal medya dönüşümünün bir parçası mı? İnsanlar, her yerde, kendi kimliğini paylaşabilecek seviyeye geldi mi? Yani, internet, artık çok güvenilir bir ortam mı?” şeklindeki soruya, “İnternet, çok güvenilir bir ortam değil… Hatta, yani, özellikle sosyal medyadan, bazı haberlerin ani bir şekilde yayılması ve bunların güvenirliği konusunda, ciddi sorunlar var. En son, dün akşam yaşadığımız bir olay var, biliyorsunuz. Uluslararası Haber Ajansı Associated Press'in (AP)’nin Twitter hesabı hacklandı ve bir haber geçti. “Beyaz Saray’da patlama oldu, Obama yaralandı.” diye ve Walt Street düştü, bu nedenden dolayı.” diye yanıt verdi.

Sosyal Medya’nın Güvenilirliğini Nasıl Test Edeceğiz?

“Bilgi kirliliği”ni, Sosyal medyadaki en büyük sorunlardan biri olarak nitelendiren Defne Andaç, sözlerini şöyle sürdürdü: “Hani, bir haber çıkıyor, Twitter’da, özellikle ünlülerin ölümüyle ilgili. Mesela ‘Kıvanç Tatlıtuğ öldü, Münir Özkul öldü.’ diye… Haber, bir alev gibi yayılıyor. Hatta, bazı büyük medya şirketleri bile buna girmek zorunda kalıyorlar, hızlı davranmak için. Ondan sonra, bir bilgi kirliliği olmuş oluyor. Bence, bu, sosyal medya için en önemli soru işaretlerinden bir tanesi… Orada okuduğumuz bir şeye ne kadar inanırız? O yüzden, anonim olmaktansa ‘gerçek isimli olunca daha güvenilir olur’ gibi geliyor, bana. Ve pek çok kişiye de öyle… Ama gerçek kişilerde bile haberin hızlı paylaşımı yapılırken bir bilgi kirliliği olabiliyor. Dediğim gibi, bence, sosyal medyanın önündeki en önemli soru işaretlerinden bir tanesi, bu… Güvenilirliğini nasıl test edebileceğiz, oradan edindiğin bilginin gerçek olduğuna…”

Güvenilir Kaynak + Haberin Doğruluğunu Kontrol Etme = Doğru Haber

Sosyal ağlarda ve internette, doğru habere ulaşmak için en güvenilir kaynakları takip etmeye özen gösterdiğini belirten Defne Andaç, sözlerini şöyle noktaladı: “Takip ettiğimiz kişilerin ve kurumların güvenilir olmasına çalışıyoruz. Ayrıca, en güvenilir kaynakları takip edip mutlaka üç yerden bakmak lazım. Bir de hemen atlamamak lazım… Çünkü doğru olamayan bir haber, bir alev gibi tüm dünyayı sarabilir. Çok dikkatli olmak lazım…” 

Berk Günsev: “Dijital Alanda Yapılan Çalışmalarda, Sosyal Medya Çok Önemli”

Konuşmasına, markaların dijital alanda yaptığı çalışmalarda, sosyal medyanın çok önemli olduğunu söyleyerek başlayan Sony Dijital Pazarlama Müdürü Berk Günsev, “Dijital kampanyalarla Sony’i dijital alanda temsil etmeye çalışıyoruz. Tabii, bu temsil sürecinin en önemlilerinden biri de sosyal medya… Facebook, Twitter, lokasyon paylaşımlı servisler ve tabii ki Foursquare kullanıyoruz.” dedi
.  

Biz de Sosyal Medya’dan Çok Şey Öğreniyoruz

Dijital alanda, kullanıcılarla ‘samimi’ bir iletişim kurmaya çalıştıklarını belirten Sony Dijital Pazarlama Müdürü Berk Günsev, “Bilinirliği olan bir marka Sony… Olabildiğince samimi, yani, bir markanın olması gerektiği gibi bir iletişim kuruyoruz. Yani, bunun formülünü biz bulmadık; ama olabildiğince araştırıyoruz. Biz de sosyal medyadan öğreniyoruz. Çünkü kullanıcılardan geri dönüşüm alarak daha büyüttüğümüz bir marka, Sony…” şeklinde konuştu.

TV ve İnternet İşbirliği Nereye Gidiyor?

SONY Dijital Pazarlama Müdürü Berk Günsev, oturumun moderatörü Burak Budak’ın “Sony ve Uzman TV, aslında, şu anda yan yana. Yani, Sony bir ekran… Hayatımızda çok uzun zamandır yer alıyor. Uzman TV’de web tarafında bir ekran… Acaba, Tv ve internet işbirliği nereye gidiyor? Şu anda, sosyal Tv’ler çok popüler… Sony’nin bu alanda yaptığı çalışmalar neler?” şeklindeki sorusuna, “İşte, aslında, bu noktada şunu düşünmek lazım. ‘Video, bizim hayatımızın ne kısmında yer alıyor?’ Biraz, ona bakmak lazım, belki. Çünkü geleneksel bir televizyon izleyicimiz var, Türkiye’de. Herhalde, yaşamaya da devam edecek, uzun bir süre. Biz, ‘Aaa, internet Tv’si…’ falan diye konuştukça yine de reytingler konuşulmaya devam ediyor, Türkiye’de.” diye yanıt verdi.

İletişim Tarzı Olarak İnternet Videolarını Tercih Ediyoruz

Türkiye’de, gençlerin, özellikle de üniversite ve lise çağındaki gençlerin, inanılmaz bir internet video tüketimi yaptığına da dikkat çeken Berk Günsev, şöyle dedi: “Gençler arasındaki internet video tüketimi inanılmaz… O yüzden, biz, zaten, Sony olarak olabildiğince internet erişimindeki videoları iletişim tarzı olarak tercih ediyoruz. Çünkü daha nokta atışı yapabileceğimiz yerler… Tabii, çok fazla alternatif var. Youtube, bu alternatiflerin başında geliyor. Türkiye’de, ‘izlesene’ gibi lokal çözümler var.”

Kullanıcıların Ürettikleri Videolar Daha da Değerli

Konuşmasında, video içeriklerin çok değerli olduğuna da dikkat çeken Berk Günsev, şunları söyledi: “Kullanıcıların ürettikleri videolar özellikle daha da değerli. Ama kullanıcılar, video üretirken olabildiğince prematüre videolar üretebiliyorlar. Yani, kendi nezdinde olabildiğince… Cep telefonuyla çekiyor, montaj kısıtlı bir şekilde yapabiliyorlar. Onlar bile değerli; çünkü daha samimi… Şimdi, çok değerli portallar var, teknoloji ile ilgili. ‘Donanım Haber’ onlardan biri, mesela. Orada konuşulan konular da biraz mutlaka bir arama sonucunda, hani bir televizyon alacaksınız veya notebook alacaksınız. Arama yaptığınızda çoğunlukla Donanım Haber çıkar. Oradaki forumun içindeki birisi konuşuyor. Bilmem ne abi, diye bir adam var ve inanılmaz bir içerik yaratmış. Bakıyorsunuz, işte, 10 bin içerik yazıyor, yanında. Şimdi, muhtemelen, backgrounduna baksanız o arkadaş büfeci falandır; çünkü insanlar o kadar farklı mesleki deformasyonların içinde ki merakını yönlendirebileceği bir platform buluyor ve diğer kullanıcılara önerebiliyor. Yani, gidiyor, bir teknoloji markete. Orada inceliyor, gerçekten ve ‘Ben, bunun yorumunu yazarım’ diyor, Donamım Haber’de ve yazıyor. Ve insanlar daha samimi buluyor. Biz, şimdi kendi kanalımızı da oluşturacağız, yine Facebook üzerinde sony.com.tr üzerinde. Kullanıcılar buraya girip ürünlerle ilgili hem uzmanların yorumlarını hem de son kullanıcıların yorumlarını bulabilecekler. Yani, yeni o ürünü almış bir kullanıcıya, denettireceğiz, kullandırtacağız belki o ürünü. Ve orada, o ürünle ilgili yorum yapmasını isteyeceğiz. Çünkü gerçekten kullanıcı, onu dinleyince ‘Benim gibi bir adam diyor, sonuçta.’ O zaman daha da samimi geliyor ve dinlemeye başlıyor.” 

Uzman TV, Nitelikli Video Açısından Değerli Bir Kanal

Uzman TV’yi, nitelikli video açısından çok değerli bir kanal olarak nitelendiren SONY Dijital Pazarlama Müdürü Berk Günsev, şunları kaydetti: “Bir de insanlar, bilgisiz gözükmesin diye, çok fazla annesine, babasına, arkadaşına sormak istemedikleri soruları, Uzman TV’ye soruyor. Yani, Uzman TV, sizin amcaoğlunuz, dayınız gibi bir rol üstleniyor.”

Reklamınız, Size Geri Dönüş Sağlayabilecek Niteliklere Sahip Bir Medyada Yer Almalı

Uzman TV ile aktif olarak çalıştıklarını da sözlerine ekleyen Berk Günsev, “Televizyon teknolojisi, devamlı gelişen bir teknoloji… Tabii, bu da bir gereklilik… Yani, her sene yeni bir şey çıkarmak zorunda, teknoloji… Zaten, altı ayda eskiyen bir olgudan söz ediyoruz. Televizyon da olabildiğince görüntü kalitesi gerektiren bir şey… O yüzden, bizde, bir ‘4K’ teknolojisi geliyor, televizyonlarda. 4K nedir? Şu anda izlediğiniz çözünürlüğün dört katına tekabül eden yüksek çözünürlüklü bir teknoloji… Uzman TV’de, zaten teknik bilgi olduğu için, kullanıcı bir şeyin sorgusunu yapıyor. Bu yüzden, ‘Bu 4K nedir?’in cevabını, Uzman TV’de sorulduğunda vermek, belki mantıklı olacak. Bunu, mesela biz Youtube’da yapsaydık bu sorguyu soran kişiler çok fazla olmayabilirdi. Ama Uzman TV’ye o soruyu sormaya geliyorlar, zaten. O noktada, zaten, o medyada yer almak mantıklı oluyor.” dedi.

İnternette Reklam, Kullanıcıyı, Gerçekten O Ürünü Almaya Yöneltecek Şekilde Kullanılmalı

Videoların önüne reklam koyarak kullanıcıları, reklam izlemeye zorlamanın, kullanıcıyı sıkıntıya sokmaktan başka bir işe yaramadığını söyleyen ve reklamların kullanıcılara daha kreatif ve onların ilgisini çekecek şekilde sunulması gerektiğini belirten Berk Günsev, “Bir yatırım yaptığınızda, onun karşılığını almak istiyorsunuz. Mesela, bir reklam filminizi yaymak istediğinizi düşünelim.  Bunu, böyle, videoların öncesinde kullanırsanız bunu gören kullanıcılar, ‘Hadi, 5 saniye geçsin de bu reklamı geçeyim, ben’ şeklinde bir tavır içine giriyorlar. Biz, bunu tabii istemiyoruz. Zaten, neden, istemeyerek bir şey gösterelim, kullanıcıya! Olabildiğince daha doğru kullanalım, reklamı ki kullanıcının gerçekten bir niyeti olsun, o ürünü almaya. Atıyorum, ürün playstation ise öncesinde bir oyun gösterelim. Zaten, bunu, Youtube yapıyor; arada, belki siz de fark ediyorsunuzdur.” diye konuştu.

Tüketiciler, Alışverişlerinde, Teknoloji Marketlerini Daha Çok Tercih Ediyor

Tüketicilerin alışverişlerinde, tüm markaları bir arada görebildikleri teknoloji marketleri daha çok tercih ettiğine de dikkat çeken Berk Günsev, bunun nedenini şöyle açıkladı: “İnsanlar, artık, olabildiğince rahat olmak istiyorlar. Bütün markalarla ilgili konuşmak istiyorlar. Eskiden, markayla ilgili bir dükkan ya da bayi vardı. Bizim Sony Center’ımız olması gibi bir şey… Yine ziyaretlerimiz güzel… Ama artık, bir alışverişte, her şeyi görebildikleri teknoloji marketleri daha çok tercih ediyorlar. Çünkü kıyaslama yapabiliyorlar.”

Kıyaslama Videoları Gerçekten Çok Önemli

“Kıyaslama videoları çok fazla ve bu, gerçekten çok önemli…” diyen Berk Günsev, sözlerini şöyle sürdürdü: “Çünkü bir telefonun diğerinden daha güçlü olduğunu, bir hareketle o video üzerinden gösterebiliyorsunuz. Bu, gerçekten tüketicinin alma kararını etkileyebilecek bir hareket. Yani, biz, bunu, tabii ki yapamıyoruz. Rakip bir markayı yan yana koyamıyoruz. Ama yine de telefonun özelliklerini olabildiğince anlatmaya çalışıyoruz. O noktada user-generated content eğer nitelikli bir şekilde yapılırsa bu video da olabilir, yazı da olabilir, fotoğraf da olabilir. Harcanması en kolay galiba video ve o yüzden, insanlar çok seviyor videoyu. Daha çok izlemeyi, daha çok paylaşmayı…”

Japonya, Dünya’ya Ait Olmayan Bir Ülke =)

Oturumun moderatörü Burak Budak’ın “İnternet ve Tv bağlantı olayında, ülkemizdeki en büyük problem internet hızları…”saptamasına katılan SONY Dijital Pazarlama Müdürü Berk Günsev, konuyla ilgili olarak şunları söyledi: “Maalesef, internet hızları, bizde hala büyük sorun… Şöyle bir haber vereyim, ama. Tabii, Japonya, Dünya’ya ait olmayan bir ülke… Onlar, başka bir boyutta yaşadıkları için… Sony altyapılı bir sisteme geçti. 1 telebit altyapısı… Ben, bu haberi okudum, ‘Hadi, be!’ dedim. O yüzden, gerçekten, 1 telebitte, işte 1080 bir filmi izletebiliyor, hatta arkadan da başka bir filmi oynatabiliyorsunuz, anlık bir şekilde. Ve Japonlar, teknolojide korkunç bir yerdeler. Biz, tabii, şu anda uğraşıyoruz. İşte, fiberler girebildiği kadar girebiliyor, bazı semtlerimize. Mesela, ‘Kadıköy’de yok hala’ gibi sorunlar var. Dediğim gibi 10 megabiti zorluyoruz. Bakalım.”

Sosyal Medya Kullanıcılarıyla Nasıl İletişim Kurmam Lazım?

Berk Günsev, “Samimiyeti bazı markalar abartıyorlar. Yani, bu, marka kimliğine uygun bir şekilde yapılması gereken bir şey mi? Yoksa sosyal mecralarda apayrı bir iletişim dili oluşturulabilir mi? Bu doğru mu sizce?” şeklindeki soruyu ise şöyle cevapladı: “Kendine göre, bukalemun olmak durumunda kalabiliyor. Şimdi, markasının algısını anlamak lazım… Şimdi, burada da ben, şu anda bir müşteri olarak sosyal medya ajansı olarak sen… Ben, yanına geldiğimde ‘Benim böyle bir markam var. Sence nasıl iletişim kurmam lazım?’ diye sorduğumda, ‘Tamam, bir araştıralım. Sizin bir yankınıza bakalım. Bir şeyler söyleyelim, karşılığında ne alıyoruz, ona bir bakalım.’ deyince birçok geniş bir analiz yapılması gerekiyor. Onun sonucunda da ‘sende’ diye şeyler çıkıyor, olabildiğince. Çok kolay bir şey değil, gerçekten. İstatistiki olarak Türkiye’de, her kullanıcının 52 tane markayı beğendiğini düşünürsem şimdi, öyle bir iletişim bombardımanı yaşıyorsunuz ki… Facebook’ta, tabii, bunu, çok akıllıca bir yöntem ile kısıyor; %17’sini gösteriyor, bu içeriklerin.  Bunun farkında olmayabilirsiniz; ama böyle… Markanızda ne kadar beğeni varsa o kadar az gösteriyor, kullanıcıya. Sonra, Facebook, Mark Amca, ‘Bana biraz yatırım yap, reklam ver. Ben, %70’ini göstereyim.’ diyor. Bu da Facebook’un yaklaşım şekli… İşin, dezenformasyon, bilgi kirliliği boyutu var… Kişisel olarak ben de Ayşecan sucuklarının ana sayfamda çıkmasını istemem. Yani, o, sayfamda bir yer etsin, istemem. Çünkü, daha nitelikli bilgiyi, daha çok görmek istiyorum. Onun da ilimünasyonunu yapması lazım, bir noktada.

İletişimin ve Markanın Nasıl Konuşacağı, Tüketici Profiline Göre Farklılaşıyor

Berk Günsev, kendisine yöneltilen, “Sony, şu anda dijitalde neler yapıyor? Sosyal Medya yönetimini nasıl gerçekleştiriyor? Farklı bir şeyler yapıyor mu? Sony için diğer markalardan farklı yapabiliyor, diyebileceğimiz bir şey var mı, şu anda?” sorusuna, şöyle yanıt verdi: “Diğer markalar ne yapıyorsa bizde aynısı… Yok, bunun formülünü bulan bir marka olduğunda zaten ‘Biz, inanılmaz sosyal medya yönetiyoruz. İnsanlar, bize hasta falan…’ Öyle bir şey yok. Biz, hala bir şey peşindeyiz. Kendi kendimizi eğitiyoruz, öğretiyoruz. Zaten, Türk insanının davranış modelini anlamak, hani, imkansız gibi bir şey. O yüzden, olabildiğince en azından şöyle bir bölümleme yaptık. Play Station ile Sony’nin tüketim güruhu farklı, diye ikiye böldük.  Çünkü Play Stationı kullananlar, çoğunlukla genç yaşta ve oyunla yatıp kalkan, en azından bir noktada, eline o doğal şoku, joypadi almış kullanıcılar. O yüzden, iletişim tarzları çok farklı. Yani, iletişimin nasıl konuşacağı, markanın nasıl konuşacağı da çok değerli… O yüzden, Sony’de ‘Siz’ derken Play Station’da ‘Sen’ dememiz gerekiyor. Ama belki de sosyal medyanın genel dili ‘Sen’. Doğru mudur? Yani, orada, bir ‘Siz’ yok, maalesef. Orada bir samimiyet var, yani, olabildiğince.”

İnsanlar Paylaşsın İstiyorsanız Çok Güçlü Bir İçerik Yaratmanız Lazım

Oturuma katılanlara “Takip ettiği markaların samimi olduğuna inananlar, bir el kaldırsın. Bence, en güzeli o, olur. Sevdiğiniz, like ettiğiniz markaların markaların ne kadar samimi olduğunu düşünüyorsunuz?” sorusunu yönelten SONY Dijital Pazarlama Müdürü Berk Günsev, katılımcıların el kaldırmaması üzerine, sözlerine şöyle devam etti: “Yok, herhalde!  Çok güzel, işte bu! Ama bir yandan da takip ediyorsunuz değil mi? Görülüyor ki harcanan paralar boşa gitmiş. Çünkü markalar da şey zannediyor, ‘Aaa, bir milyon kişi beni takip ediyor.’ Aslında, tamam, seni, bir milyon kişi takip ediyor. Doğru. Sen öyle zannediyorsun. Bunu, şöyle, belki sağlamasını yapabiliriz. Benim için üç tane fonksiyon var. Facebook’un kuralı… Like etmek, paylaşmak veya comment etmek… Şimdi, üç tane fonksiyonu olan bir yapı, aslında, oradaki… Kimin, neyin daha değerli olduğunu orada düşünürseniz… Kimse, dün like ettiği ya da beğendiği şeyi hatırlamıyor. Doğru mudur? Ama paylaştığı şeyi hatırlıyor. Çünkü sayfasına yansıyor, paylaştığı şey. Diğer arkadaşı da görüyor. O yüzden, paylaşılabilecek bir şey yapmanız için çok güçlü bir içerik yaratmanız lazım. Yarattığınız içerikte de mutlaka bir hikaye olması lazım. Yani, ‘Bilmem ne ürünümüz çıktı, aldın mı?’ ile iş yürümüyor. ‘Hayır, almadım; almayacağım da!’ Dijital, geleneksel reklam olayından tamamen farklı… Kesinlikle fark ettirmeniz gerekiyor.”

Markaların Nitelikleri Hangi Mecraya Uygun?

Kendisine yöneltilen “Sony, Google +’da var mı, şu anda ya da bir iletişim yapıyor mu?” şeklindeki soruya, Berk Günsev: “Var. Pinterest, Google +, Foursquare, hepsinde yer almaya çalışıyoruz. Yalnız, burada, şuna da dikkat etmek lazım… ‘Markaların nitelikleri hangi mecraya uygun?’ Mesela, bir moda markasıysanız Pinterest mantıklı, orada yer almak için. Foursquare da eğer bir mağazanız varsa insanların o gittiği lokasyona check-in yapsınlar, özel ödüller falan verirsiniz, mesela. Biraz, onunla doğru orantılı yer almaya çalışıyoruz. Facebook etkisini kaybedecek mi diyorsunuz ya, kendi kendini o kadar hızlı geliştiren bir platform ki bazen yazılımcılar şey yetiştiremiyor. Yani, yazdığınız alt yapı, “Aa, dün değiştirmiş. O yüzden uygulamayı açamıyoruz.” gibi durumlara varıyor. O yüzden, kendi kendini de çok güncelliyor, Facebook. Yaşamak için yapıyor, bunu, %90. Çünkü o dikizlemeyi çok sevdiğimiz için Türk milleti olarak daha çok haberdar olmaya başladık. O yüzden, bu insanları takip heyecanını devam ettirdikçe Facebook, yaşamaya devam edecek, hayatımızda.” şeklinde yanıt verdi.

Sony’nin Mobilde Lokasyon Bazlı Bir Projesi Var Mı?

Berk Günsev, “Mobil, tüm markalar için bayağı değerli. Mesela, Sony’nin mobilde lokasyon bazlı bir projesi var mı ya da yapıldı mı şimdiye kadar?” şeklindeki soruya,  “Daha erken… Ama şöyle bir şey yapmıştık. Bir kağıda, argümenti, barkodunu basıyoruz. Salonunuzdaki duvarınıza yapıştırıyorsunuz. Sonra telefonunuzla o uygulamayı indirmeniz lazım. O kağıda baktığınızda, evinizdeki salonun kaç inçlik bir televizyona gereksinimi olduğunu anlayabilmek için yaptığımız bir uygulama… Ama çok ilginçtir, Türk insanı, yine, farklılığını konuşturuyor, orada. Beş metrekarelik bir evde bile 50 inç televizyon izleyen, hani duvar, amcalar var. Bunu, tabii, mantıken 5 metre uzakta olmanız lazım. Hani, bir 40 inç yeterli size. ‘Hayır. Ben 50 inç isterim.’ diyen, tabii ki saygı duyduğumuz arkadaşlar var. Bu, bir tüketim alışkanlığı veriyor, size. O da ilginç bir şey… Mobilde, onun dışında, bizim her mevsim yayınladığımız Sony Center insertlerimiz var. İnsertler, normalde, fiziksel olarak Hürriyet Gazetesi’nde de veriliyor ve Sony Center’larda da alabiliyorsunuz. ‘Bunu dijitalleştirelim, biz.’ dedik ve o yüzden, bütün Adroid ve Ipad platformlarına geliştirdik. Tabii ki dergi olduğu için dergi versiyonu daha çok interaksiyona yönelik… Bir ürünün girip bütün videolarına, fotoğraflarına ulaşabiliyorsunuz. Ayrıca, mesela, ben o anda ürünü almak istedim, en büyük derttir ya ‘Satışa bağlayalım durumu’… ‘Bu ürünü nereden alabilirsin?’ En yakın Sony Center’a yönlendiren bir Google Earth’e bağlanan bir yapısı var.” diye yanıt verdi.

Online Alışverişte, Kredi Kartı Kullanımı Çok Düşük

Türkiye’deki kredi kartı kullanma oranının çok yüksek olmasına rağmen, online alışverişte, kredi kartı kullanımının çok düşük olduğuna dikkat çeken Berk Günsev, şunları söyledi: “Kredi kartı kullanılma oranı, Türkiye’de %45… İnanılmaz yüksek bir oran %45… Her iki kişiden birinin cebinde kredi kartı var, yani. Ama kredi kartı oranı içinde, online satın alan insanlara baktığınızda, bu oran %12… Çok az… Bunun geçen Webrazzi’de şey vardı. Neden acaba? Çünkü, herkes bir sürü, işte, fırsat siteleri var. Herkes giriyor, sabahları. ‘Neler gelmiş?’ diye. Çok alışveriş yapılıyor gibi görünüyor; ama gerçekten sosyo-ekonomik statü ile alakalı… Bizim arkadaşlarımız internette alışveriş yapan arkadaşlar. Hani, biraz, Anadolu’ya, oradaki alışverişe baktığınızda, hala ‘Bir dükkanına gideyim, dokunayım, giyeyim.’ durumu söz konusu… Zaten, tekstil alışverişi yapmak için online çok riskli bir yer. Çünkü oturmuyor üzerinize; ayağınıza olmuyor falan gibi dertleriniz var. O yüzden, biraz ona bağlıyorum, ben. İnsanlar, biraz da hala, cebinden kredi kartı bilgisi çıkarıp da oraya koymakta güven sıkıntısını yaşıyor.”

Kendini Güncelleyen Bir Site Kolay Kolay Yok Olmaz

Sony Dijital Pazarlama Müdürü Berk Günsev, konuşmasını, “Sosyal sitelerin sonunu, aslında, yenilik yapıp yapmaması mı getiriyor? sorusuna verilecek en güzel örnek, Msn’in yok olması… Messenger, Facebook yüzünden, kendisini, tamamen Skype taşıdı. Bu, platformların, diğer platformları asimile etmesi üzerine oluşan bir durum… Zaten sistemler ve bir platform üzerinden, ben ne kadar çok fonksiyonu kullanabilirsem ve gitmezden öbür tarafa o kadar iyi… O yüzden, şu anda, iki tane ana sosyal medya oluşumunu konuşuyoruz. Onun dışındakiler de ekstra yaptığımız hareketler, o da diğerinde yok, diye. Ama Places var Facebook’ta, Foursquare’i kullanmasanız da olur. Ama Foursquare’dan sonra geldiği için o alışkanlığı değiştiremedi. Çünkü, Foursquare da kendini yeniledi, çünkü. Yani, devamlı, ayda bir neredeyse update geliyor, Foursquare’e. O bile yeniliğin habercisi…” diyerek noktaladı. 

Haydar Özkömürcü: “Sosyal Medya Uzmanlarına Özel Bir Kariyer Portalı Oluşturduk”

Uluslararası Sosyal Medya Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Haydar Özkömürcü, konuşmasına, USMED hakkında bilgi vererek başladı ve, “USMED, altı ay önce kuruldu. Sadece, sosyal medya alanında çalışan insanlardan üyeler toplayan bir dernek… Faaliyet olarak sosyal medya uzmanlığı eğitimleri veriyoruz. Şu ana kadar 150’den fazla mezunumuz var. Bunun dışında belirli periyodlarla raporlar yayınlıyoruz, sadece Türkiye’de değil. Türkiye’de, aybaşında, milletvekilleri ile ilgili bir raporumuz yayınlanacak. “Siyasiler nasıl kullanıyor?” gibilerinden… Bunun dışında, yurtdışında da mesela “Tayvan’da Facebook kullanım oranları neden düştü ya da Twitter neden yükseliyor?” tarzında raporlar yayınlanıyor. Sadece sosyal medya uzmanlarına özel bir kariyer portalı oluşturduk. Yalnızca onlara özel ilanların verildiği tarzda bir sistem oluşturduk. Buna benzer çalışmalar yürütüyoruz.” dedi.

Sosyal Medya Uzmanı Ne İş Yapar?

Haydar Özkömürcü, oturumun moderatörü Burak Budak’ın, “Herkesin, özellikle son iki, üç yıldır çok fazla duyduğu ve çok revaçta olan bir pozisyon var: ‘Sosyal Medya Uzmanlığı’ Ölümcül bir pozisyon… Bunun altını nasıl doldurabiliyorlar. Sosyal medya uzmanlığı nedir? Hani, insanlar bunu kullanıyor; ama bir uzmanlık geçmiş 10 yıl, üç yıl… Hani, çok ilginç bir çelişki var, orada.” şeklindeki sorusuna, şöyle yanıt verdi: “İlk doğuş tarihi olarak çok da büyük bir önemi yok, bence. Ama sosyal medya uzmanlığı dediğimiz şey, aslında gerçekten var. Hani, şöyle bir algı da oluşturabilirim. Doktor vardır, bir de işte, kalp cerrahı vardır, beyin cerrahı vardır. Doktor tanımı gibi aslında sosyal medya uzmanı… Sosyal Medya uzmanı ne iş yapar? Aslında, bir sürü iş yapar. Ama bunun alt başlıkları var. İşte, mesela, topluluk yöneticiliği yapar. İşte, sadece internet reklamcılığı ile Google reklamları ile ilgilenir vs. gibi bir sürü alt başlığı var. Bunların hepsinin üst ismine sosyal medya uzmanı diyoruz.”

Sosyal Medya Eğitimlerinde Hangi Konular İşleniyor?

Konuşmasında, Sosyal Medya eğitimleri ile ilgili bilgiler de veren Haydar Özkömürcü, “600 saatlik bir eğitim söz konusu… Eğitimlerde, sosyal medya mecralarını anlatıyoruz, öncelikle. Sosyal medya uzmanının öncelikle, işini yaparken kullanacağı mecraları ve özelliklerini çok iyi bilmesi gerekiyor. İşte, Facebook, Twitter, Pinterest vs. gibi 100’e yakın mecradan bahsediyoruz. Sosyal medya araçları… Bu araçlarla yatırımın geri dönüşü nasıl hesaplanır gibi ya da istatistikler nasıl tutulur, bunun raporlaması nasıl yapılır ile alakalı araçlar öğretiliyor. İnternet reklamcılığı… İşte, Adwords Team ya da Yandex Direct’den bahsediliyor. SEO’dan bahsediliyor, SEM’den bahsediliyor. İşte, Google aramalarında nasıl üst sıralara çıkarız vs. diye uzun bir liste var, eğitim sürecinde.” şeklinde konuştu.

Facebook’tan Sıkılmayan Var Mı?

Haydar Özkömürcü, kendisine yöneltilen “Türkiye’de, sosyal medya dediğimizde, insanların aklına Facebook ya da Twitter geliyor, genelde. Onun dışındaki mecralar, kimsenin aklına gelmiyor, çok aktif kullanmıyorsa. Şu anda Dünya’nın en hızlı büyüyen sosyal ağlarından birisi olan Google Plus; ama Türkiye’de çok tutulamadı. Google Plus Türkiye’de tutulacak mı, kullanılacak mı?” şeklindeki soruyu ise şöyle cevapladı: “Dünya’da aslında tuttu. Dünya’ya özel tt’leri falan başladı, Google Plus’ın. Twitter tt’si gibi… Amerika’da ve Amerika özelinde, aslında tuttu. Bayağı iyi gidiyor, 500 milyonu aştı, üye sayısı. Bunların çoğu, Google’dan direkt olarak geliyor, ama… Aslında, sormak lazım… ‘Facebook’tan sıkılmayan var mı burada?’ Yavaş yavaş ‘Facebook popüleritesini kaybediyor’ diye bir sürü haber görüyoruz. Hatta bir karikatür görmüştüm. Annesi, işte, çocuğunun yanına gidip ‘Sen, Facebook’unu kapatıyormuşsun, duyduğuma göre’ diyor. O da ‘Facebook, artık, havalı bir şey değil. Canım sıkıldı, artık onu kapatacağım.’ diyor. Kadın da ‘Çok güzel, Facebook. Sosyalleşeceksin falan’ diyor. Sonra, yan taraftan, soruyor, arkadaşlarına, ‘Oğlum, Facebook’unu kapatıyor. Ben, onu, bundan sonra, nereden takip edeceğim?’ diye. Yani, yavaş yavaş, artık, anne burada, amca burada, herkes Facebook’tan uzaklaşır olacak, artık herhalde.”

Google Plus, Bir Şekilde Kendine Yer Bulacaktır

Google Plus’un teknik özellik açısından çok çok güzel özelliklere sahip olduğunun da altını çizen Haydar Özkömürcü, “Yani, 360 derece panoramik fotoğraflar falan paylaşabiliyorsunuz. İşte, 9 kişilik görüntülü konuşma falan… Yani, bir şekilde, bir yer bulacaktır, kendisine, Google Plus” diye konuştu.

Sosyal Siteler, Sürekli Kendilerini Güncellemeli

Haydar Özkömürcü, konuşmasının sonunda, kendisine yöneltilen “Sosyal Medya’da yeniliklerle ilgili bir sorum olacak. Zamanında Yonja gibi siteler vardı, yenilik yapmadıkları için bitti. MySpace.com vardı, o da fazla yenilik yaptığı için bitti. Fazlası da zarar, galiba... Sosyal sitelerin sonunu, aslında, yenilik yapıp yapmaması mı getiriyor? Bir sosyal sitenin ömrünün süresi, yeniliğe bağlıdır, diyebilir miyiz?” şeklindeki soruya, şöyle yanıt verdi: “Kesinlikle, yeniliğe bağlı… Mesela, Foursquare’den bahsettik. Herkes çok seviyor, konumlarını paylaşıyor, paylaşıyor; ama bir yerden sonra, insanlar sıkıldı. Şimdi, Yerp’te işte, yorumlar popüler olmaya başladı. Herkes, Yerp’ten yorumlar yapmaya başlıyor. Ya da iş yerinde oturuyorsunuz, ‘Ne yesem bugün?’ diyorsunuz. Foodspottingi açıp çevredeki restorantlardaki yemeklere bakıyorsunuz. Artık, konum, o tarafa doğru kayıyor. Birazcık yeniliğe, birazcık değil aslında tamamen yeniliğe bağlı. Bu konuda çok hızlı yarışıyorlar. Fikir bazında, tabii, bir yere kadar yeni bir şeyler ortaya koyulabiliyor. Foursquare’ın üzerine ne koyabilirsiniz acaba, diğerlerinin önüne geçmek için? Takılıyorlar ve yavaş yavaş bitmeye başlıyorlar.” 




                 
24-25 -26 Nisan 2013’te, YTÜSAK tarafından, Yıldız Teknik Üniversitesi Elektrik- Elektronik Fakültesi ve Sosyal Medya Kulübü’nün desteğiyle düzenlenen ve  “Sosyal Medya’nın Türkiye’de ve Dünya’da Kullanımı, Sosyal Medyada Multimedya, Yeni Medya, Bloglar ve Mikrobloglar, Sosyal Medya’da Kurumsal ve Kişisel İmaj, ve İnteraktif Sözlükler” gibi konuların konuşulduğu Sosyal Medya Günleri'nde, ilk oturumundan önce, Yıldız Teknik Üniversitesi Elektrik Elektronik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Celal Kocatepe, Yıldız Teknik Üniversitesi, Elektrik-Elektronik Fakültesi, Elektrik Mühendisliği Bölümü, Elektrik Makinaları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Sibel Zorlu Partal ve Yıldız Teknik Üniversitesi Sosyal Aktiviteler Kulübü (YTUSAK)Başkanı Burak Songur, birer konuşma yaptılar. 

Celal Kocatepe: “İletişim ve Bilişim Teknolojilerini Yaygınlaştırmak Hepimizin Görevi”

‘Yıldız Teknik Üniversitesi Sosyal Medya Günleri’nin açılışında bir konuşma yapan Yıldız Teknik Üniversitesi Elektrik Elektronik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Celal Kocatepe, sözlerine, “Sayın öğretim elemanları, sayın misafirler, sevgili öğrenciler, Sosyal Medya Günleri’ne hepiniz hoş geldiniz.” diyerek başladı.
Konuşmasında, günümüzde en çok kullanılan ve giderek de yaygınlaşan teknolojilerin, iletişim ve bilişim teknolojileri olduğunun altını çizen Dekan Celal Kocatepe, şunları söyledi: “Bildiğiniz üzere, iletişim ve bilişim teknolojileri, günümüzde en çok kullanılan teknolojilerden ve giderek de yaygınlaşan teknolojilerden… Aslında, bunlar, fakültemiz çatısı altındaki bölümleri, direkt olarak ilgilendiren teknolojiler…  Ayrıca, bilgide, ticarette ve iletişimde, sınırları ortadan kaldıran, mesafeleri ortadan kaldıran teknolojiler bunlar. Teknolojiler, mesafeleri ortadan kaldırdığı gibi toplumlara, büyük de katkı sağlamakta… Kültürel, ekonomik, toplumsal katkılar sağlamakta… Dolayısıyla teknolojilerden yararlanmak ve bu teknolojileri yaygınlaştırmak da hepimizin görevi…”

Etkinliği Düzenleyen, Emeği Geçen ve Katkı Sağlayan Herkese Teşekkür Ediyorum

‘İletişim ve Medya Topluluğu’nun düzenlediği Sosyal Medya Günleri’nde, ‘Yaygınlaşan iletişim ve bilişim teknolojilerinin faydalı ve doğru kullanımı ile ilgili neler yapmamız gerekir, bu teknolojileri nasıl faydalı ve etkin kullanabiliriz?’ gibi sorulara yanıt aranacağını belirten Dekan Kocatepe, sözlerini, “Ben, bu etkinliği düzenledikleri için ‘İletişim ve Medya Topluluğu’na çok teşekkür ediyorum. Emeği geçen danışman hocamıza teşekkür ediyorum. Sponsorlara da katkılarından dolayı teşekkür ediyorum. Seminerleriyle, panelleriyle, oturumlarıyla burada yapılacak üç günlük etkinliğin faydalı ve keyifli geçmesini temenni ediyorum. Hepinize, tekrar ‘Hoş geldiniz’ diyorum.” diyerek noktaladı.

Öğretim Üyesi Sibel Zorlu Partal: “Sosyal Medya Önemli”

YTÜ Elektrik-Elektronik Fakültesi, Elektrik Mühendisliği Bölümü, Elektrik Makinaları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Sibel Zorlu Partal da Sosyal Medya Günleri’nin açılışında yaptığı konuşmaya,katılımcılara teşekkür ederek başladı.


Üç gün sürecek etkinlikte, sosyal medyanın gücü ile etkin ve doğru kullanımının,  düzenlenecek olan panellerde, değişik bakış açılarıyla tartışılacağını söyleyen Yrd. Doç. Dr. Sibel Zorlu Partal, “Biz, ‘sosyal medya önemli’ diyoruz. Bu sebeple de böyle bir etkinliği düzenlemeye karar verdik. Sosyal Medyanın önemi ile ilgili çok fazla bir şey söylemeye gerek yok. Hepimiz farkındayız. Günümüzde, bununla ilgili verilecek birkaç önemli örnekten hemen aklıma gelenleri söyleyecek olursam Ortadoğu’da, Arap Baharı mesela sosyal medyayla başladı. Biliyorsunuz, atılan twitlerle bir araya gelindi ve bu direniş başladı. Yine, Van Depremi’nde, göçük altından hayatların sosyal medya ile kurtarıldığını biliyoruz. Ya da çok ciddi rahatsızlığı olan hastaların, bu rahatsızlıklarını, sosyal medyada dile getirdikleri zaman tedavi süreçlerinin hızlandığını biliyoruz. Ya da anne-babaların artık, ‘Çocukların arkadaşları kim?’ takibinden ziyade, ‘Sosyal medyada, kimler, onları takip ediyor?’un peşinde olduğunu biliyoruz. Bu sebeple de sosyal medyayı, onların da etkin kullanmaya başladıklarını biliyoruz. Bunun gibi örnekler arttırılabilir. Biz, sosyal medyanın bu önemini bildiğimiz için de üç gün sürecek bir etkinlik düzenlemeye karar verdik. Bu yıl, ikincisi düzenleniyor.” şeklinde konuştu. 

Sosyal Medya Kullanıcıları, Doğrudan, Medyanın Üreticisi Oldular

Konuşmasında, sosyal medya kullanıcılarının medyayı hem ürettiklerine hem de tükettiklerine dikkat çeken Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Sibel Zorlu Partal, şunları söyledi: “Eskiden ‘medya’ deyince aklımıza ‘yazılı ve görsel basın’ gelirdi. Yazılı basın, sabaha karşı çıkardı; bütün gün de değişmezdi. Dinamik değildi, o anlamda. Görsel basın da günün belirli saatlerinde, televizyon karşısına oturursanız bilgilendiğiniz bir medya aracı idi. Dolayısıyla medyayı üretenler ile tüketenler arasında, bir ayrım vardı; ama, artık, sosyal medyada, bu ayrım ortadan kalktı. Çünkü, sosyal medya kullanıcıları, doğrudan medyanın üreticisi oldular. Bu da aslında, sosyal medyanın geldiği nokta açısından önemli… Yani, medyayı üretiyoruz, aynı zamanda tüketiyoruz.”

Sosyal Medya, Yaratıcılığı Ön Plana Çıkardı

“Sosyal medya, aynı zamanda, yaratıcılığı da ön plana çıkardı.” diyen Sibel Zorlu Partal, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bununla ilgili bir araştırma var. Onun sonuçlarını, izin verirseniz okumak istiyorum. Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Bilişim Anabilim Dalı Öğretim Üyelerinin yaptığı bir araştırma sonucu şöyle… Dünya gündemini meşgul eden Suriye’de Türk jetinin düşürülmesi ile ilgili bir kriz yaşanmıştı, biliyorsunuz. Bu konu, medyada çok gündeme geldi. Bu konuda, medyanın gündeminde ne olduğunu ve ardından sosyal medyanın ne düşündüğünü, üniversite öğretim üyeleri araştırmışlar. On bin kişinin attığı, yüz on bin twitin yanı sıra, 67 gazetecinin 10 gazetede yayınlanan haber, köşe yazısı ve yorumlarını incelemişler ve Suriye krizi ile ilgili Türk jetinin düşürülmesi olayına ilişkin sosyal medyada konuşulanlarla geleneksel medyada yazılanların sadece, üçte bir benzerlik gösterdiğini bulmuşlar. Yani, bu anlamda, sosyal medya, gerçekten, yaratıcı…”

Öğrencilerimiz, Sosyal Medyayı, Güçlü ve Etkili Kullanabilmeli

Yıldız Teknik Üniversitesi olarak, sosyal medyayı güçlü ve etkili kullanabilen öğrenciler yetiştirmek istediklerini belirten Sibel Zorlu Partal, konuşmasını, “Teknik bir üniversiteyiz. Teknik donanımlara sahip öğrenciler yetiştirmek istiyoruz. Ama aynı zamanda, sosyal anlamda da sosyal medyayı kullanmada da güçlü ve etkili öğrenciler yetiştirmek istiyoruz. Sözü daha fazla uzatmadan, tekrar, hepinize, bu etkinliğe ‘Hoş geldiniz’ diyorum. Aynı zamanda, sponsorlarımıza da teşekkür etmek istiyorum. Öğrencilerimizi yalnız bırakmadıkları için… Artes, Dogo, Lipton, Gloria Jean’ss Coffees, Komagene, Arbella Makarnaya, ben de öğrencilerim adına ve bu etkinliği düzenlemede, bize yardımcı oldukları için tekrar teşekkür etmek istiyorum.” diyerek noktaladı.

YTUSAK Başkanı Burak Songur: “Yeni İletişim Teknolojileri, Paylaşım ve Tartışmanın Esas Olduğu Bir Medya Sunuyor”

Yıldız Teknik Üniversitesi Sosyal Aktiviteler Kulübü (YTUSAK)Başkanı Burak Songur ise yaptığı konuşmada, sosyal medyanın insanları bir araya getirerek aralarındaki etkileşimi arttırdığına dikkat çekti ve şunları söyledi: “Yeni iletişim teknolojileri, insanlara, düşüncelerini ve eserlerini paylaşacakları olanaklar yaratan paylaşım ve tartışmanın esas olduğu bir medya sunmaktadır. ‘Sosyal Medya’ olarak adlandırılan bu sanal ortam, kullanıcı tabanlı olmasının yanı sıra, kitleleri ve insanları bir araya getirmesi ve aralarındaki etkileşimi arttırması bakımından önem taşımaktadır. Günümüzün sanal ortam kullanıcıları tarafından bir alışkanlık haline gelen sosyal medya kullanımı, her kültürden ve her kesimden geniş kitlelerin sosyal taleplerine yanıt verirken aynı zamanda bu ortamı eleştirenlerin ortak noktası haline gelmiştir.”

Yeni İletişim Ortamlarının Gelişmesi, Sosyal Medyanın Gücünü Arttırıyor

“Yeni iletişim ortamlarının gelişmesi, her kesimden bilgi ve iletişim teknolojilerine olan ilginin artması, sosyal medyanın gücünü arttırmakta, sosyalleşme kavramına da yeni bir boyut kazandırmaktadır.” diyen YTUSAK Başkanı Burak Songur, sözlerini, şöyle noktaladı: “Bu doğrultuda, öğrencilerin sosyal alanda da gelişimine katkıda bulunması amacıyla yola çıktığımız ‘Sosyal Medya Günleri’nde, bu yıl da kurumsal şirketlerin yanı sıra, internet ve medyanın başarılı isimlerini ağırlayacağız. Üç gün boyunca, burada, onlarla ve siz değerli katılımcılarımızla olmaktan mutluluk duyuyoruz. Alanında en iyi öğrenci etkinliği olarak görülen ‘Sosyal Medya Günleri’nde iyi vakit geçirmenizi dilerim. Teşekkürler…”