Sosyal Medya Günleri'13
2 Mayıs 2013 Perşembe
26 Nisan 2013 Cuma
SOSYAL MEDYA'NIN TÜRKİYE'DE VE DÜNYA'DA KULLANIMI
24 Nisan-25 Nisan 2013 tarihleri arasında, Yıldız Teknik Üniversitesi Davutpaşa Kampüsü, Elektrik ve Elektronik Fakültesi'nde düzenlenen 'Sosyal Medya Günleri'nin ilk gününün ilk oturumunun başlığı, "Sosyal Medya'nın Türkiye'de ve Dünya'da Kullanımı' idi.
Moderatörlüğünü Burak Budak'ın yaptığı oturumda, Connected2me kurucusu Ozan Yerli, Uzman Tv Genel Yayın Yönetmeni Defne Andaç, Sony Dijital Pazarlama Müdürü Berk Günsev ve Uluslararası Sosyal Medya Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Haydar Özkömürcü, konuyla ilgili görüşlerini katılımcılarla paylaştılar.
Facebook’un halka arzı sırasında, herkeste, ‘Mobilde, inanılmaz bir reklam platformu gelecek ve Facebook hisseleri tavan yapacak.’ şeklinde bir beklenti olduğunu söyleyen Burak Budak, şunları kaydetti: “Herkesin beklediği buydu. O yüzden, 100 milyar dolar gibi bir değerleme ile çıktı; ama o platformlar hiç gelmediği için ciddi bir şekilde düşüş yaşadılar. Yani, aslında, onun da nedeni oydu, mobilde reklam organizasyonu… Geçenlerde ben, bir oyun yayınladım Android’de. Bir matematik oyunu, kişisel bir girişim… Ama şu anda, eğer o oyun tutarsa ‘Nasıl para kazanabiliriz? Bununla ilgili ne yapabiliriz?’ diye düşünmeye başladım, bile. Çünkü insanlar, indiriyor, oynuyor; ama orada reklam gördüğü zaman bundan sıkılıp hemen kaldırmaya başlıyor. Bazen de reklamı kaldırmak için kullanıcıdan para istiyorlar. Bu defa kullanıcılar onu vermiyor, kaçıyorlar. Orada, işte, fayda odaklı marketingi bir şekilde oturtmak lazım. Mobilde reklam geliştiği zaman bayağı bir iyi olacak, diye umuyoruz.”
Moderatörlüğünü Burak Budak'ın yaptığı oturumda, Connected2me kurucusu Ozan Yerli, Uzman Tv Genel Yayın Yönetmeni Defne Andaç, Sony Dijital Pazarlama Müdürü Berk Günsev ve Uluslararası Sosyal Medya Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Haydar Özkömürcü, konuyla ilgili görüşlerini katılımcılarla paylaştılar.
Burak Budak: “Promoqube,
Türkiye’nin İlk Sosyal Medya Ajanslarından Bir Tanesi”
Moderatör Burak Budak, oturumda yaptığı konuşmaya, çalıştığı
ajans hakkında, katılımcılara kısa bir bilgi vererek başladı ve “Promoqube’de
çalışıyorum. Promoqube, Türkiye’nin ilk sosyal medya ajanslarından bir tanesi…”
dedi.
Türkiye’nin En Büyük
Markalarının Sosyal Alandaki Aktivitelerini Geliştiriyor ve Yönetiyoruz
Promoqube’deki tüm müşteri ekipleriyle kendisinin
ilgilendiğini söyleyen Burak Budak, “Müşteri ilişkileri gibi bir pozisyon
diyebiliriz. Türkiye’nin en büyük markalarına, TTNET, Ülker, Aras Kargo gibi
çok farklı alanlarda çalışan birçok markaya hizmet veriyoruz. Onların sosyal
alanlardaki tüm aktivitelerini, biz geliştiriyor; biz yönetiyoruz.” şeklinde
konuştu.
İnsanlar, Marka İle
İlgili Nerede, Neler Konuşuyor?
Konuşmasında, ajans-marka ilişkisine dair bilgiler de veren
Burak Budak, şunları söyledi: “İnsanların bir marka ile ilgili neler konuştuğu
önemli… Biz, yeni bir markayla çalışmaya başladığımız zaman, önce, 15-20
günlük, bir aylık, bir izin istiyoruz. Diyoruz ki ‘Sizinle ilgili bir araştırma
yapalım. Sizinle ilgili önemli keywordleri alalım. Yazılımımız aracılığıyla
takip edelim, internet dünyasında neler konuşuluyor, sizinle ilgili. Sonra, bu
gelen verileri analiz edip size bir rapor sunalım. Bakın, insanlar, sizinle
ilgili şu mecralarda konuşuyorlar. En çok olumlu konuşuyorlar veya olumsuz
konuşuyorlar. Olumsuz konuşulan konular bunlar vs. gibi çok detaylı bir analiz
yapıp bunu paylaşıp ondan sonra da iletişim dilini bir şekilde belirleyip
sosyal medyaya adımı, ilk bu şekilde atmayı öneriyoruz.”
Sosyal Medya’yı
İzlemek Kadar Dinlemek de Çok Çok Önemli
Sosyal medya hesaplarını doğru konumlandırmanın, iyi
yönetmenin ve kullanıcılara kulak vermenin, markalara ve şirketlere, olumlu
katkı sağladığının da altını çizen Budak, “TT, mesela, bizim için çok büyük bir
keyz olmuştu. TT, sosyal medyayı ilk
kullanan markalardan bir tanesi… Bizim aracılığımızla girmişlerdi. Ben de uzun
bir süre, TT Net’in ekibini yönettim. TT Net, sosyal medyaya girdiği zaman, ‘Artık,
problemlerinizi, bize, buradan iletebilirsiniz. Siz, buradan sorunuzu sorun;
biz, cevap buradan verelim.’ dediği zaman, altında 300 tane küfür vardı. Neden
300 tane küfür vardı? İki nedenden dolayı… Birincisi, insanlar, internet
problemi şaşıyorlardı ve bununla ilgili çözüm üretemiyorlardı. İkicisi ise
artık, sosyal mecralara, markaların girdiklerinden habersiz oldukları için ‘Bu,
fake bir hesap. Bizimle dalga geçmek için burada.’ diye düşünerek küfür etmeye
başlamışlardı. Hakaretler savuruyorlardı. Fakat iki yılın sonunda, normalde %1
olan olumlu konuşma sayısını, biz, %20’lere taşıyabildik. Bunu, çok net
görebiliyorduk. Şikayet sayısı da artıyordu; fakat bu şikayet sayısının artmasının
nedeni bizdik. Çünkü bize, artık, buradan ulaşabiliyorlardı. Şikayet eden
kişiler ise biz, onlara, oradan, yine aynı şekilde, aynı mecradan ulaştığımız,
dönüş yaptığımız için bize, bu sefer teşekkür etmeye başladılar. Olumlu
yorumlar yazmaya başladılar. İnanılmaz bir geri dönüş aldık. O yüzden, sosyal
medyayı izlemek, onun öncesinde de dinlemek çok önemli diye düşünüyorum.” diye
konuştu.
Facebook’ta 1 Milyon
Kişi Olmak Değil, İnsanlardan Etkileşim Almak Önemli
Sosyal Medya’da, kullanıcılarla etkileşim içinde olmanın
büyük önem taşıdığını söyleyen Budak, şunları kaydetti: “Sürekli farklı
iletişim tarzları yapmanız gerekiyor; çünkü insanlar, aynı şeyi gördükleri
zaman, artık, körlük de oluşuyor, zaten. Her gün girip ‘Şunu gördünüz mü, şunu
aldınız mı? Bugün hava güzel, ne giyeceksiniz? Bugün, şunu giyin; bunu yapın.’
ile zaten, bir yere kadar gitmiş oluyorsunuz. Bir kıyafet firması değilseniz
her gün bir renk, ürün sormanızın, paylaşmanızın hiçbir anlamı yok! Kıyafet
firmasıysanız bile bunu, belli bir düzene oturtmanız gerekiyor ki bir fayda
sağlasın. O yüzden, mesela, biz, ajans olarak sürekli yeni trendleri de takip
etmeye çalışıyoruz. O tarz sorular soruyoruz, işlem bile sorduğumuz, bazen
oluyor. Neden yapıldığına dair hiçbir fikrim yok, ama. Bazen, bir etkileşim
alınması bekleniyor, gerçekten. Çünkü mesela, Facebook’ta, 1 milyon kişi
oldunuz. Ama ne oldu? Bu size bir fayda sağladı mı, sağlamadı mı? Önemli olan
bu… O yüzden, artık, Facebook’un ikinci bir metriği var. ‘People Talking About’ kısmı, onun için geldi ve artık,
‘İnsanlar, sizinle ne kadar ilgileniyor; ne kadar etkileşime geçiyor?’ onu
ölçmeniz gerekiyor. Oradaki rakamı arttırabilmek için de bir şekilde
insanlardan şehir, comment, like bir şey almanız gerekiyor. Mesela, Avea’nın şu
anda 2 milyon takipçisi var; ama girip baktığınız zaman, belki, atıyorum,
normal bir giyim markasından daha az sayıda konuşan sayısı var. Çünkü Avea ne
yaptı? O iki milyon kişinin bir milyonunu, kampanya ile elde etti. Girdi,
‘Gelen herkese kontur veriyoruz.’ dedi ve verdi. O da bir tarz, o da bir
iletişim… Onların datalarını da almış oldu, bu sayede. Ama insanlar, Avea’nın
paylaştığı şeyleri görmüyor. Bu, sadece bir örnek… Bu, Türkiye’de de Dünya’da
da çok fazla var. Yani, milyonlarca sayıya ulaşıp insanların hiç konuşmadığı,
paylaştığı şeyleri hiç görmediği markalar var. O yüzden, bir şekilde
farklılaşıp o aradan sıyrılıp kendinizi insanlara göstermek, etkileşim almak
zorundasınız hem marka olarak hem ajans olarak.”
Sosyal Mecralarda
Apayrı Bir İletişim Dili Oluşturulabilir Mi?
Sosyal Medya’da, bazı markaların samimiyeti abarttıklarına
da dikkat çeken Burak Budak, sözlerine şöyle devam etti: “Sosyal mecralarda
apayrı bir iletişim dili oluşturulabilir mi? Bu tartışılır; ama mesela, Fizy inanılmaz bir iletişim sürdürüyor,
Facebook’da. Yani, girip orada Fizy ile
ilgili bir yorum yaptığınız zaman alabileceğiniz cevaplarla ilgili bir sınır
yok. İnanılmaz ilginç cevaplar alabiliyorsunuz. Hatta ‘Kullanmazsan kullanma!’
gibi cevaplar da alabiliyorsunuz, bazen. Çok ilginç bir iletişim tarzı var ve
bunu bilinçli yaptıklarını söylüyorlar. O yüzden de sürekli devam diyorlar,
buna.”
Gerçek Kişiler
Tarafından Yazılmış Yazılar Daha Çok İlgi Görüyor
“Ben, 2005 yılında
ilk blog yazımı yazmıştım ve sadece kendi kişisel bloglarımla değil farklı
farklı platformlarda ücretsiz platformlarda yazdım.” diyen Burak Budak, sözlerini
şöyle sürdürdü: “Kendi sunucularımı alarak yazmaya başladım. Sadece kendi
yazdığım yazılardan bile toplamda 1 milyon trafiğe ulaştım. Çünkü ilginç bir
şekilde, insanlar, yazdığınız bir şeye çok daha fazla değer veriyor. Zaten, şu
anda da araştırmalar onu gösteriyor. İnsanlar hem arkadaşlarının önerdikleri
ilk iki sırada geliyor. Onun dışında, internette, başka gerçek kişiler
tarafından yazılmış yazılar, çok ön plana çıkıyor. O yüzden, markalar, blogger
iletişimi yapıyorlar. Onlarla bir araya gelip bir şekilde kendilerini anlatıp
yorumlarını gerçekten samimi bir şekilde paylaşmalarını istiyorlar. O çok
enteresan bir konu. Onun dışında, ‘Donanım Haber’ gerçekten çok çok büyük bir
mecra ve aslında, şu an, dışarıdan sadece bir forum gibi görünüyor; ama çok
uzun zamandır yayında olan, arkasında 10-15 kişilik bir çalışanın olduğu ve
sosyal mecraların yani bu yeni medyadaki Facebook’un, Twitter’ın aslında
öldüremediği bir mecra… Çünkü sosyal medya dediğimiz şey, aslında, forumlar
zamanından beri var olan, insanların bir araya gelip bir şeyler paylaştığı bir
alan. Sadece, bir ‘Donanım Haber’ var, benim bildiğim, hala aynı şekilde aktif
devam eden ve insanların çok güvendiği, orada yorumlarını paylaştığı,
yorumlarını aldığı bir mecra olarak ‘Donanım Haber’ kaldı, galiba forumlardan.”
Türkiye’de, Online
Alışverişte, Yapı Hala Oturmadı
Türkiye’de, internetten alışverişte, kredi kartı kullanım
oranlarının düşük olmasını, online alışverişteki yapının tam olarak
oturmamasına bağlayan Burak Budak, “Çünkü girip bir sipariş veriyorsunuz. O
sipariş, bazen, haftalarca size ulaşmayabiliyor. Bu, genel bir problem.
Aslında, kargo altyapısı da Türkiye’de çok iyi bir durumda; ama yine de bu
problemin önüne geçebilmiş durumda değiliz. Kredi kartı konusunda da başıma
şöyle bir şey geldi. Çok uzun zaman önce Amazon’dan, televizyonla ilgili bir
şeyler izlemek için bir hesap oluşturmuştum. Free test hesabı… Sonra kalmıştı;
ama oluşturabilmek için kredi kartı bilgilerimi girmem gerekiyordu. Dün, 79
dolar çekildi hesabımdan. Nasıl olduğunu anlamadım. Mesaj geldi, bankadan.
‘Hesabınızdan şu kadar para çekildi. Eğer sizin değilse kapatabiliriz, bilginiz
yoksa’ diye. Aradım, ‘Benim bilgim yok.’ dedim. Bir yıl falan oluyor; çünkü ben
bunu test edeli, inceleyeli. Süresi bittikten sonra, belli bir süre eğer
hesabınızı otomatik olarak çekim yapılıyormuş. Ben de dahil o kullanım
koşullarını, hiçbirimiz okumadığı için bunun ne kadar farkında olabiliriz ki.
Ama Amazon olduğunu anladım. ‘Hesabıma girip bakayım’ dedim. Oradan 79 dolar
çekildiği görülüyor. ‘Cancel’ dedim, bitti olay!.. Türkiye’de olduğunu
düşünemiyorum, bile. Bunun için haftalarca, aylarca koşmam gerekebilirdi.
Birçok insanın vakti yok, bununla ilgilenebilmesi için. Yurtdışında aslında
böyle de bir avantaj var. Türkiye’de belki bu kredi kartı kullanım sistemleri
ve e-ticaretin daha hızlı kargolama yapması, bayağı bir kullanımı artacaktır.”
dedi.
İnternet ve Tv
Bağlantı Olayında, İnternet Hızları, Büyük Problem!
“İnternet ve Tv bağlantı olayında da ülkemizdeki en büyük
problem olan internet hızları devreye giriyor.” diyen Burak Budak, şunları
söyledi: “Yani, ben, oturup Youtube’da, Uzman TV’de veya herhangi bir paralı
servisten video, film izlemek istediğim zaman, internet hızı bayağı bir engel
teşkil ediyor. Mesela, benim kullandığım televizyon, 10 megabitin altındaki
hızlarda internete bağlanmıyor ve 10 megabiti, Türkiye’nin birçok yerinde, şu
anda bulmak mümkün değil.”
Mobil iletişimin inanılmaz bir şekilde yayıldığına da dikkat
çeken Burak Budak, “Mobil, şu anda inanılmaz bir noktada… Hani ‘Mobil geliyor,
geliyor’ şeklinde haberler yapılıyor ya aslında, mobil, çoktan geldi, zaten.
Hayatımızda bir şekilde yer alıyor. Milyonlarca insan, şu an, Türkiye’de bile
internete bağlı. Yani, toplam, 35 milyona yakın bir internet kullanıcısı var ve
35 milyon kullanıcının neredeyse 10 milyona yakını, masa başında olmadan
internete bağlanabiliyor. Iphone belki çok pahalı bir ürün; ama çok daha uygun
bir fiyata, internete kusursuz bir şekilde bağlanabileceğiniz bir sürü cihaz
var. Bunları kullanabiliyoruz. Günümüzde, artık, insanlar, bir şekilde,
mobilden her şeyi kullanabiliyorlar. Örneğin, evde, okulda, işte, yolda
yürürken belki denk gelmişsinizdir, Boğaz Köprüsü’nün birinci metresi, ikinci
metresi diye lokasyonlar oluşturulmuş. Arabayla giderken (kendisi sürmüyordur,
umarım) hepsi check-in oluyor, sırayla. Yani bu, çok ilginç bir hal almaya
başladı. Orada, çünkü bir oyunlaştırmanın bir motivasyonu var. İnsanlar, bir şekilde girip kendini tatmin ediyor. Trafik
sıkıntısı da olunca tabii, sürekli her bir yerden check-in oluyorlar. Yine, çok
ilginç, asansörde başıma gelen bir olay… Asansörde kaldık, dört arkadaş. Çek in
oldular, hemen. Asansörde diye bir lokasyon oluştu, ‘Asansörde kaldık’ diye Foursquare’de
bir veri oluşturdular. 3 dakika sonra, arkadaşımın annesi aradı. ‘Oğlum, çıkabildiniz
mi? Ne durumdasınız?’ diye. Foursquare’den takip ediyormuş, annesi, meğerse
onu. Sadece onun için açmış, hesabını. Yine çok ilginç bir örnek… Bir
arkadaşımın babası, Foursquare’ı,
sadece ailesine haber vermek için kullanıyor. Mesela, otobüse biniyorum, diye
çek in olup gönderiyor. Ya da kapının önündeyim ya da markete gittim diye çek
in oluyor. Ama sadece bilgi vermek için. Aileler artık, bu şekilde kullanmaya
başladığı için de belki yeni mecralar aramaya başlıyoruz. İşte, Wayn ilginç bir
şekilde büyümeye başladı. Pinterest’i kadınlar çok fazla kullanıyorlar. Twitter
da yine, insanların her zaman gelip kullanabildiği bir mecra haline geldi.
Ailelerimiz, orada da bizi yine takip edebiliyorlar. Uzaklaşmanın en büyük
nedeni de o, aslında. Google Plus, Türkiye’de çok tutulamadı. Belki çok fazla
kullanıcısı yok; ama şu anda Dünya’nın en hızlı büyüyen sosyal ağlarından
birisi. İnanılmaz başarılı olduğunu düşünüyorum, ben. Belki Google Plus, bizim
için de bir çıkış kapısı olabilir.” şeklinde konuştu.
Mobildeki Reklam
Gelirleri Yetersiz
Facebook’un halka arzı sırasında, herkeste, ‘Mobilde, inanılmaz bir reklam platformu gelecek ve Facebook hisseleri tavan yapacak.’ şeklinde bir beklenti olduğunu söyleyen Burak Budak, şunları kaydetti: “Herkesin beklediği buydu. O yüzden, 100 milyar dolar gibi bir değerleme ile çıktı; ama o platformlar hiç gelmediği için ciddi bir şekilde düşüş yaşadılar. Yani, aslında, onun da nedeni oydu, mobilde reklam organizasyonu… Geçenlerde ben, bir oyun yayınladım Android’de. Bir matematik oyunu, kişisel bir girişim… Ama şu anda, eğer o oyun tutarsa ‘Nasıl para kazanabiliriz? Bununla ilgili ne yapabiliriz?’ diye düşünmeye başladım, bile. Çünkü insanlar, indiriyor, oynuyor; ama orada reklam gördüğü zaman bundan sıkılıp hemen kaldırmaya başlıyor. Bazen de reklamı kaldırmak için kullanıcıdan para istiyorlar. Bu defa kullanıcılar onu vermiyor, kaçıyorlar. Orada, işte, fayda odaklı marketingi bir şekilde oturtmak lazım. Mobilde reklam geliştiği zaman bayağı bir iyi olacak, diye umuyoruz.”
Google Glass,
İnanılmaz Bir Teknoloji
Google Glass, önümüzdeki
beş yıl boyunca muhtemelen en çok konuşacağımız şeylerden bir tanesi…”diyen
Burak Budak, şunları söyledi: “Çünkü inanılmaz bir teknoloji… Sadece görerek
her şeyi öğrenebilme potansiyelimiz olacak, artık. Yakın zamanda, Eric Schmidt’in bir videosunu gördüm
ben. Barcelona maçında, Google Glass ile eliyle alkışlayıp tezahüratlar yaparak video çekip arkadaşlarıyla
paylaştı.”
Yeni Sosyal Mecralar
“Videolar”
Videoları, yeni sosyal mecralar olarak niteleyen Burak
Budak, “Yeni sosyal mecralar, benim bakış açımda, videolar… Youtube, o yüzden
inanılmaz önemli… Ve diğer tüm video mecraları çok önemli… Hani, 2007’den beri,
konuşuluyor. ‘Sosyal mecralar, video ile değişecek mi? Yani, Facebook’ta artık,
en fazla izlediğimiz şey video; ama en çok paylaştığımız şey de video olacak mı
yakın zamanda? Kullanıcılar, kendileri video içerik üretecekler mi?’ diye…
Bekleyip göreceğiz; ama aslında tam zamanı da gelmiş, durumda.” dedi.
İnternet Dünyasındaki
Bilgi Kirliliği Çok Ciddi Bir Sorun
Konuşmasının sonunda,
son zamanlarda popüler olan internet dünyasındaki bilgi, haber kirliliği
konusuna değinen Burak Budak, “Twitter, bu dünkü olaylardan sonra, çok ciddi
bir atılım yapmaya başladı ve ‘Bir şekilde, bunları nasıl eleyebiliriz? Nasıl
doğruluk oranlarını ölçebiliriz?’ diye araştırmalar yapmaya başladı. Twitter’da ya futbolla ilgili ya
birbirleriyle ilgili ya da takipleşmek için birbirini yiyen insanlar var.
Aslında, gerçek gündemi zaten kaçırmış oluyoruz, biz, orada.” şeklinde konuştu.
İnsanlar,
İncelemeden, Bakmadan Paylaşmaya Hazırlar; Ama Bu Çok Tehlikeli Olabilir
“İnsanlar, okumadan paylaşmaya inanılmaz hazırlar veya
birisi, bir şey yazdığı zaman, atlayıp hemen onu desteklemeye ya da ona karşı
çıkmaya çok hazırlar.” diyen Budak, sözlerini şöyle sürdürdü: “Çünkü, hiç
araştırmıyorlar. Twitter’ın en büyük problemlerinden bir tanesi de ünlülerle
ilgili yapılan haberler, mesela. munirozkuloldumu.com var, biliyor musunuz,
bilmiyorum; ama girdiğiniz zaman ‘Hayır’ yazıyor. Yani, o kadar ilginç bir
dünya ki artık! Her gün birisini öldürebiliyoruz. İşte, birisi, sırf data
toplayabilmek için virüs hazırlıyor ve insanlar, bunu gördü mü hemen atlıyor.
Çünkü, işte, incelemeden, bakmadan paylaşmaya hazırlar; ama bunun ne kadar
büyük bir tehlike olabileceğinin kimse farkında değil. Bu noktada da
internetteki bir haberi, kendi süzgecinden geçirmek, çok önemli bir adım.
Duyduğunu, okuduğunu, analiz edip ona göre hareket etmek lazım.”
Sosyal Medya’da, vatandaş gazeteciliğinin de önemli olduğunu
söyleyen Burak Budak, sözlerini şöyle noktaladı: “Vatandaş gazeteciliği de çok
önemli, orada. Mesela, eğer takip ettiyseniz, Boston olayları, bu patlamalar
meydana geldikten sonra, ortalık karıştığı zaman, insanlar, televizyonda doğru
dürüst haber bulamamış. Televizyon kanalları, muhtemelen devlet baskısı ile bir
şeyler paylaşmamaya başladı; ama Twitter’dan, Arap Baharı gibi olay yükselmeye
başladı ve herkes, çektiği fotoğrafları, videoları paylaşıp insanlara bunları
ulaştırmaya çalıştı. Boston olayları, Twitter’dan da sonradan görüldüğü kadarıyla
aslında, çok da büyütülen bir olaymış. Yine bir ‘balon habercilik olayı’ da
meydana gelmiş, yani. Kanallar çok fazla bir şey paylaşmadılar, aslında çok
büyük bir şey değil gibi bir hava uyandırdılar. İnsanlar, buna tepki olarak
daha fazla paylaşım yaptılar. Ama aslında ikisinin ortasında, çok ilginç bir
yerdeymiş, bu durum ve bu, dikkatli olunmazsa linçe kadar gidebilecek bir
durum. İnsanlar, kalkıp da ‘Bakın, buymuş.’ dediği zaman zaten yine mobil
olduğumuz için çok ilginç şeyler başımıza gelebiliyor. Yine, o yüzden, olayları
süzgeçten geçirmek, gerçekten çok önemli…”
Ozan Yerli: “Connected2.me, Anonim Olma Özelliğine Sahip
Bir Sosyal Ağ”
‘Sosyal Medya’nın Türkiye’de Ve Dünya’da Kullanımı’ başlıklı
ilk oturumunun konuklarından Ozan Yerli, konuşmasına, “Bilkent Üniversitesi
Fizik Bölümü’nde master yapıyorum. Connected2.me adlı sosyal medya sitesinin
kurucusuyum.” diyerek başladı. Kurduğu sosyal medya sitesini, diğer sosyal ağlardan ayıran
en önemli özelliğin “anonimlik” olduğunu söyleyen Ozan Yerli, “Kısaca, Connected2.me’den
bahsedeyim. Connected2.me, anonim olma özelliğine sahip bir sosyal ağ… Diğer
sosyal ağlarda, diğer kullanıcılarla iletişim kurmak için mutlaka bir kimliğe
sahip olmanız gerekiyor. Bunun da bazen, insanların objektif olmalarını
engelleyebileceğini düşündüm. Bu nedenle anonim olma imkanı sağlayan bir sosyal
ağa ihtiyaç olduğunu düşünerek Connected2.me’yi kurdum.” şeklinde konuştu.
Bir Milyon İki Yüz
Bin Kullanıcıya Ulaştık
Sosyal ağ kullanıcılarının Connected2.me’ye, büyük bir ilgi
gösterdiğini belirten Ozan Yerli, “İnsanlar, Connected2.me’yi, gerçekten beğendiler.
Şu anda, bir milyon iki yüz bin kullanıcıya ulaşmış durumda… 15 ülkeye yayılmış
durumda. Ama Türkiye en fazla… Türkiye’den sonra en fazla Güney Amerika
ülkelerine yayıldı. Arjantin, oldukça yoğun… Demek ki oranın kullanıcı yapısı
ile benziyor Türkiye’nin kullanıcı yapısı.” dedi.
‘Connected2.me’ Nasıl
Çalışıyor?
Konuşmasında, Connected2.me’nin nasıl çalıştığı hakkında da
bilgiler veren Ozan Yerli, şunları söyledi: “Bir hesap açıyorsunuz. Connected2.me/kullanıcı adı şeklinde
bir adresiniz oluyor. Bunu arkadaşlarınızla diğer sosyal ağlardan
paylaşıyorsunuz. Arkadaşlarınız adresinize girdiğinde, kimlikleri gizli olarak
sizinle konuşmaya başlıyorlar. Bu sayede, size normalde soramadıklarını
sorabiliyorlar. Sizin hakkınızda söyleyemediklerini söylüyorlar. Siz de onlara
cevap veriyorsunuz. Sonuçta, eğlenceli bir ortam oluşmuş oluyor.”
Ozan Yerli, Moderatör Burak Budak’ın “Peki, Twitter’da benim
anonim bir şekilde sohbet edebilirsin diye bir şey paylaştığım zaman, aslında
Twitter’dan benim diğer tüm mecralarıma ulaşıp bir şekilde benim kim olduğumu
zaten öğrenebilir. Bu anonimlik de biraz daha ortadan kalkmış oluyor. Belki o
yüzden paylaşmıyorlardır.” şeklindeki sorusuna, şöyle yanıt verdi: “Yok. Siz
paylaşıyorsunuz, size gelenler anonim oluyor. Bir taraf biliyor, bir taraf
bilmiyor. Zaten, iki taraf anonim olunca pek bir anlamı olmuyor. O tarz siteler
de var. Omegle, Chat Rulet gibi… Onlardaki sohbet, ‘Selam, naber. Ben de
iyiyim’i geçmiyor. Ama mesela, size yönelik özel sorular gelebiliyor, tek taraf
bilindiği zaman. Zaten, ben, en önemli
özelliğinin bu olduğunu düşünüyorum. Bir de kendi kendine yayılması gerekiyor.
Çünkü, kullanmak için paylaşmanız gerek. Paylaşmazsanız kimse gelmiyor. Bu
şekilde yani… Ama oldukça önemli, devamlı da deniyoruz, ‘Hangi mesajı
paylaşırsak daha çok kişi geliyor’ ya da daha çok paylaşıyorlar, onu, diye.’
Connected2.me, Sosyal
Medya’nın Gücünü Kullanarak Yayıldı
“Connected2.me’nin 1 milyon 200 bin kullanıcıya ulaşmasında,
tamamen sosyal medyanın gücü kullanıldı.” diyen Ozan Yerli, sözlerini şöyle
sürdürdü: “Connected2.me’yi kullanabilmek için linki paylaşmanız gerekiyor.
Connected2.me, hiçbir şekilde reklam harcaması yapmadan, bu özelliği kullanarak
kendi kendine yayılmış oldu.”
Sosyal Medya Bizim
İçin Çok Önemli
“Sosyal medya bizim için çok önemli…”diyen Ozan Yerli, şunları
söyledi: “Çünkü sitenin yayılması, bizzat sosyal medya üzerinden oluyor.
Siteyi, önceden İngilizce açmıştık, zaten. Ben, bilerek Türkiye kaynaklı
olduğunu açıklamadım. Çünkü Türkçe sitelere niyeyse bir önyargı oluyor. Ondan,
yabancıymış gibi Twitter’dan İngiliz taklidi yaparak bayağı uğraştık. Artık,
Türkiye’ye oldukça yayıldığı için Türkçe’ye çevirebiliriz diye düşündük,
Türkçe’ye çevirdik. Mesela, kullanıcıların Twitter’da paylaştıkları mesaj var,
kendi linklerini… Onu da Türkçe’ye çevirdik. Ama onu Türkçe’ye çevirince
paylaşmıyorlar, artık. Onu gördük. Yani, o da çok önemli. İnsanların sizin
istediğiniz mesajı paylaşabilmeleri için onun bir şekilde cool gözüküyor olması
gerekiyor. Yani, çok hassas noktalar var. Bunları devamlı ölçmek gerekli…”
Günde 1 GB’a Yakın
Mesaj Atılıyor, Analiz Etmek Mümkün Değil!
Burak Budak’ın “Bu soruları tutuyor musunuz ya da ‘En çok
neler soruluyor, ne tür şeyler yapılıyor?’ diye analiz ediyor musunuz yoksa
tamamen gizlilik çerçevesinde mi?” şeklindeki sorusuna da cevap veren Ozan
Yerli, “Yok, analiz etmek, mümkün değil. Yani, günde 1 gb’a yakın mesaj atılmış
oluyor.” dedi.
Ozan Yerli, moderatör Burak Budak’ın “Şimdi, ben,
internette, seninle ilgili bir şeyler araştırırken şöyle bir bilgiye ulaştım.
Bir arkadaşını, Connected2.medeki erotik, pornografik içerikleri, fotoğrafları
engellemesi için görevlendirmişsin, galiba. Bu nasıl oldu? Ve oraya gelen
içerikler anlık olarak mı denetleniyor?” sorusunu şöyle yanıtladı: “Evet,
arkadaşımdan bu konuda yardım istedim. Yani, aslında, kim olsa yardım ediyor.
Babama bile bir hesap verdim. O, bile denetliyor, boş zamanına göre ayarlayıp. Zaten,
en çok iş gücü ona gidiyor. Gelen fotoğrafları denetlemeye… Denetleme sürecimiz
de şöyle işliyor. Fotoğraflar yükleniyor. Son yüklenen fotoğraflara bakıp daha
sonra denetliyoruz. Hani, o an engellemiyoruz; ama sonradan denetleyerek
yapıyoruz. Bu güne kadar 15 bin tane fotoğraf silmişiz. Bir de fotoğrafların hepsini
de tutmamız gerekiyor ki ‘Aynısı yüklenirse kendisi otomatik tanıyor’ diye.
Böyle bir arşivimiz de oldu, elimizde.”
Connected2.me’yi,
Mobilden Kullanan İnsanlar Var Mı?
Ozan Yerli, Moderatör, Burak Budak’ın “Connected2.me’ de,
mobil bir ara yüz var, sanırım. Uygulamaları var mı bilmiyorum, ama. Mobilden
kullanan insanlar var mı şu anda?” sorusuna ise “Mobil web sitesi var. Ondan
kullanıyorlar, yoğun bir şekilde. Ama Web’i kullanan daha fazla. Zaten,
lokasyon deyince de onu söyleyeceğim, ilginç bir şekilde, Connected2.me’de tam
tersi oluyor. Mesela, şeyi düşündüm, Connected2.me’yi, kampüslere yönelik
yapmayı denedim, önce. İnsanlar, mesela, Bilkent’ten girince Bilkent’tekiler
görünüyor. Birbirleriyle yine anonim olarak konuşacaklar. Bunu yapınca hiç
kullanılmadı. Çünkü karşılaşma problemi, aynı şekilde çıkıyor. O şekilde, yine,
mobil uygulama da olunca, onda da Web’i daha çok tercih ediyorlar, mobil
dışında.” şeklinde yanıt verdi.
Mobilden Para
Kazanmak Sıkıntılı
Konuşmasında, mobildeki reklamlar ile Web’deki reklamların
getirisini de kıyaslayan Ozan Yerli, şöyle dedi: “Reklam içeriği az olduğu için
para kazanmak da sıkıntılı oluyor, mobilde. Mesela, Facebook, trafiğinin çoğu
mobilden gelmesine rağmen, %50’ye yakın, para kazanma olarak Web’den kazanıyor.
Mobilde reklamlara yeni yeni geçiyorlar.”
Dünya’da da
Anonimliği Yaygınlaştıran Siteler Yükselişte
Connected2.me’nin kurucusu Ozan Yerli, oturumun moderatörü
Burak Budak’ın “Eskiden, zaten oldukça yaygındı, bu anonimlik… Sonra, Facebook
ve Twitter ile insanlar, kendi kişisel bilgilerini daha rahat paylaşmaya
başladılar. Şimdilerde ise tekrar bir anonime dönüş var. Neden ileri geliyor, bu,
sence?” sorusuna şöyle yanıt verdi: “Evet, aynen dediğiniz gibi… İlk başlarda,
Facebook çıktığında, biz, bayağı şaşırmıştık, ‘İnsanlar nasıl isimlerini
vererek bu kadar rahat bir şekilde kullanabiliyorlar’ diye… Aynı şekilde, onun
ortaya çıkıp yayılmasından sonra, tekrar anonimliğe ihtiyaç duyulduğunu
düşünüyorum. Ondan, tekrar bir geri dönüş oluyor. Bunu da bizim, Türkiye’de,
Connected2.me ile başlattığımızı düşünüyorum.”
Dünya’da da anonimliği yaygınlaştıran sitelerin yükselişe
geçtiğini söyleyen Ozan Yerli, “Mesela, ‘Ask.fm’ var. Benzer bir şekilde onlar
da insanlara soru sormanızı sağlıyorlar. Yine, Omegle tarzı, 2 yabancıyı anonim
olarak konuşturan siteler var. Bunlar, genel olarak yükselişte… Yine, reditar sitelerde
yine bir kimliğiniz oluyor; ama çok sıkı denetlenmiyor; yani, birden fazla
hesap açabiliyorsunuz, daha rahat ifade etmek için.” dedi.
Ozan Yerli, Burak Budak’ın “Mesela, Formspring.me var,
biliyorsunuz. Hepiniz biliyorsunuz, çok popüler oldu. Milyonlarca insan üye
oldu, yatırım aldı çok büyük miktarlarda; ama yakın zamanda kapanıyor, mesela.
Sadece, eski data ve soru-cevaplarınızı indirmenize izin veriyor. Bu,
anonimliğin artık çok fazla tutmadığını mı gösteriyor?” şeklinde sorusuna ise “Ask.fm
de formspring de aynı şeyi
yapıyordu. Fakat formspring, anonimlikten vazgeçmeye yöneldi, son zamanda.
Anonimliği ikinci plana attılar. Ondan sonra zaten düşüşleri başladı. O da
yasal sorunlar yaşamışlar, o sebeple, mecburen!..” şeklinde yanıt verdi.
Ozan Yerli, kendisine yöneltilen “Twitter, bu dünkü
olaylardan sonra, çok ciddi bir atılım yapmaya başladı ve ‘Bir şekilde, bunları
nasıl eleyebiliriz? Nasıl doğruluk oranlarını ölçebiliriz?’ diye araştırmalar
yapmaya başladı. Bir şekilde, sosyal ağlarda, internette doğru habere ulaşmak
için birer cümle ile kendi yolunuz nedir? Siz ne yaparak doğru habere
ulaşıyorsunuz? Takip ettiğiniz yerler neler, mesela?” şeklindeki soruya,
“Bence, buna çözüm bulmak için Twitter’ın yapacağından çok, insanların kendisinin,
okuduğu bir şeyi kendi süzgecinden geçirip öyle algılamaları daha önemli… Yani,
bir özgürlüğü kısıtlama ile buna, bir çare olunacağını düşünmüyorum. Ama,
tabii, o trending topics’leri seçerken daha iyi algoritmalar kullanarak onları
geliştirebilirler.” diye cevap vererek konuşmasını tamamladı.
Facebook’ta, Web Sitemizdekinden Daha Fazla Soru ve Etkileşim Alıyoruz
Sosyal Medya’nın, markalar için çok önemli bir mecra olduğuna da dikkat çeken Uzman TV Genel Yayın Yönetmeni Defne Andaç, “Markalar, kendisini, esasında, en iyi sosyal medyada tanıyor. Çünkü kişilerin, seninle ilgili ne düşündüğünü ve tepkilerini, oradan görüyorsun. Bizim sosyal medya takipçilerimizin özellikle Twitter tarafında, çok yaratıcı twitleri var, bizimle ilgili… Hani, onlara da ‘Sosyal medyadan, biz, kendimizi nasıl görüyoruz.’ noktasında bakabilmek ayrı bir güzellik.” diye konuştu.
7 Milyon Tekil
Ziyaretçimiz Var, Aylık Video Görüntülenme Sayımızsa 25 Milyon
İnternet, Çok Güvenilir Bir Ortam Değil!
Defne Andaç: Uzman
TV’de, Her Sorunun Bir Cevabı Var”
Oturumda yaptığı konuşmaya, “Videolarla bilgi veren bir
internet sitesiyiz, biz.” diyerek başlayan ‘Uzman TV ‘internet sitesinin Genel
Yayın Yönetmeni Defne Andaç, “Uzman Tv’nin içinde, her tür soruya cevap
bulabilirsiniz. ‘Karnıyarık nasıl yapılır’dan, nasıl daha iyi ders çalışılır’a
kadar her türlü konuyu, uzmanlarla çekim yaparak anlatıyoruz. Ayrıca, insanlar,
çeşitli sebeplerden dolayı başkalarına sormaktan çekindikleri ya da
kaçındıkları soruları da Uzman TV’ye soruyorlar. Yani, başkasına soramadığınız
soruları, Uzman TV’ye soruyorsunuz.” dedi.
Facebook’ta, Web Sitemizdekinden Daha Fazla Soru ve Etkileşim Alıyoruz
Uzman TV’ye gelen soruların çoğunlukla Facebook üzerinden
sorulduğunu belirten Uzman TV Genel Yayın Yönetmeni Defne Andaç, “Uzman TV’ye,
soruların altına cevaplar geliyor. Orada, biz, üye olmalarını istiyoruz,
kullanıcılardan. Ama kendi isimleriyle değil, bir nickname ile olabiliyorlar.
Ayrıca, çok enteresan bir şekilde, biz, Uzman TV’den, yani site üzerinden çok,
Facebook’tan soru alıyoruz. Bizim Facebook sayfamızdan çok soru alıyoruz. Hatta
etkileşimle ilgili konuşacak olursak (onu, daha detaylı olarak anlatabilirim),
şimdiye kadar, kişiler geliyordu, Uzman TV’de belli bir soruyu izliyorlardı ve
onlar, bizimle etkileşime geçmiyordu. Ama, şimdi, onların sorularını, direkt
orada cevaplıyoruz. Yani, gelip Uzman TV’yi aramalarına gerek kalmadan
Facebook’ta, bize bir soru soruyorlar. Biz de onlara, ‘Bakın, bizim böyle bir
videomuz var, şu uzmanımız şöyle bir şey demişti’ diyoruz. Ve oradan, normal
sitedekinden çok daha fazla etkileşim alıyoruz.” şeklinde konuştu.
Enteresan ve Bize
Trafik Getirecek Bir Soruya, Video Çekip Cevap Verebiliyoruz
Defne Andaç, kendisine yöneltilen, “Gelen sorulara videoya
çekip cevap vermek gibi bir şey yapıyor musunuz?” şeklindeki soruyu ise şöyle
yanıtladı: “Şöyle bir şey oluyor. Bazen, öyle konular oluyor ki mesela ‘Şu
konuyla ilgili sitenizde bir içerik bulamadım.’ diyorlar ve biz de bakıyoruz, o
konu gerçekten enteresan ve bize, trafik getirecek bir konu. Her soruya,
videoyla cevap veremeyiz, tabii ki. Ama bir de şöyle bir şey oldu. Tabii, Uzman
TV’de çok fazla video var. Şu ana kadar sorulan genel soruların hepsine
verilebilecek bir cevabımız var. Çok spesifik teşhis koyamayız, tabii ki o kişiye; ama ‘Bu konuyla ilgili, şu
videoları izleyin’ diyebiliyoruz. O yüzden, insanların, kendileriyle ilgili bir
şey sormaktan çekinmediklerini fark ettik. Bir de Facebook’ta, özel kanaldan da
soru sorabiliyorlar. Özellikle, bazı daha hassas konuları o alandan bize
sorabiliyorlar. Bizim için çok büyük bir beslenme kaynağı oldu, o.”
Markaların Kendilerini
En İyi Tanıyabilecekleri Yer “Sosyal Medya”
Sosyal Medya’nın, markalar için çok önemli bir mecra olduğuna da dikkat çeken Uzman TV Genel Yayın Yönetmeni Defne Andaç, “Markalar, kendisini, esasında, en iyi sosyal medyada tanıyor. Çünkü kişilerin, seninle ilgili ne düşündüğünü ve tepkilerini, oradan görüyorsun. Bizim sosyal medya takipçilerimizin özellikle Twitter tarafında, çok yaratıcı twitleri var, bizimle ilgili… Hani, onlara da ‘Sosyal medyadan, biz, kendimizi nasıl görüyoruz.’ noktasında bakabilmek ayrı bir güzellik.” diye konuştu.
Yaklaşık beş senelik bir internet sitesi olduklarını
söyleyen Uzman TV Genel Yayın Yönetmeni Defne Andaç, sözlerini şöyle sürdürdü: “O
zamanlar, internette video içerik, bu kadar çok gözetilen bir konu değildi.
2007’den, bu zamana kadar çok yüksek bir trafiğe ulaştık. Bu anlamda, çok yoğun
çalışan bir ekibimiz var. Ayda, yaklaşık
25 milyon video görüntüleniyoruz. 7 milyon tane tekil ziyaretçimiz var ve
sosyal medyayı da son bir senedir, çok aktif olarak kullanıyoruz. Burada,
özellikle hem Türk Halkı’nın aradığı bilgiler hem de sosyal medyanın bize olan
etkileri ile ilgili paylaşımlarda bulunmaya çalışıyoruz.”
Videoların
Popülerliği, Dönemsel Olarak ve Gündeme Göre Değişiklik Gösteriyor
Uzman TV’de, en popüler, en çok izlenen videoların dönemsel
olarak değiştiğini söyleyen Defne Andaç, şunları söyledi: “Bizde, tabii ki
hamilelik videoları, anne-çocuk videoları her zaman çok izlenen videolar
arasında. Ama videoların izlenmesi
dönemlere göre de değişiyor. Mesela, Ramazan’da yemek videolarının izlenmesi,
net %50 artıyor. Yine, işte, yaz dönemine giriyoruz, şimdi. Herkes, zayıflama
derdinde… Zayıflama, vücut geliştirme videoları şu an çok popüler… Yine, bayram
öncesinde de baklava videoları ilgi görüyor.
Yani, hangi videoların izlendiği, dönemsel olarak ve gündeme göre çok
değişebiliyor. Teknoloji içerikli videolara da dönemsel olarak talep
artabiliyor. Mesela, son dönemde, insanlar,
Iphone ile Android telefon arasında çok fazla kararsız kaldıkları için onu
çok arıyorlar. Biz de bu alana yönelik çok videolar çekiyoruz. Android ve
Iphone ipuçları da çok izlenmeye başladı, sitemizde.”
İçerik Üretirken
Sosyal Medyadan da Besleniyoruz
“Bizde, Gangnam Style da var. Gangnam style nasıl yapılır da var. Onu da bizden
öğrenebilirsiniz. Harlem Shake’i de
çektik.” diyen Defne Andaç, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bir şey hemen büyüdüğü
zaman ‘İnsanlar bunu merak edeceklerdir.’ diye düşünüp onu yapıp koymak lazım.
Yani, gündemi bir şekilde takip ediyoruz. Sosyal medyanın da kendi içinde bir
gündemi var. Neyin uzun soluklu olacağını ya da en azından, belli bir süre
süreceğini bilip hemen, ona uygun içerik üretmeye başlıyoruz. Sosyal medyadan da çok besleniyoruz.”
Sosyal Medya’da,
Sürekli İlgi Çekici Olmak Kolay Değil!
Sosyal Medya’da, samimi bir dil yakalayıp devamlı ilgi
çekici olmanın çok kolay olmadığını belirten Defne Andaç, “Bu noktada, biz,
şanslıyız. Çünkü biz, zaten, bir içerik firmasıyız. Zaten, insanların merak
ettikleri içerikler var. Bir şey satmaya çalışmadığımız ve ‘Merak ettiğin
içeriklerle ilgili sana bilgi veriyoruz.’ dediğimiz için işimiz, daha kolay…
Ama bir marka olduğunuz zaman, gerçekten o samimiyeti yaratıp devamlı ilgi
çekici olmak çok kolay bir iş değil!” dedi.
Youtube, Aslında,
Bize Bir Katma Değer Sağlıyor
Defne Andaç, kendisine yöneltilen “Peki, Youtube,
biliyorsunuz, sekiz yaşına girdi. Dünya’nın en büyük ikinci arama motoru… Yani,
arama çubuğu olarak kullanılan en büyük ikinci arama motoru… Orada da en
popüler videolar, Uzman TV Türkiye’yi engelliyor mu yani?” şeklindeki soruya
ise şöyle yanıt verdi: “Bizim, Uzman TV olarak Youtube’da da kanalımız var,
zaten. Hatta beş kanalımız var. Youtube’a özel kanal… Yani, şöyle bir şey var.
Biz, Youtube’da, kendi Uzman TV videolarımızı yüklüyoruz. Orada, şöyle bir…
Tabii, paradoks gibi geliyor, insana. İşte, ben, Google’dan trafik alıyorum;
ama Youtube’dan trafik alacağım. Fakat öyle değil. Yani, en azından, şimdiye
kadarki tecrübemizde, onun öyle olmadığını gördük. Youtube’da, insanlar, kendi
içindeki aramadan, trafikten gelip izliyorlar. Yani, Google’da bir şey arayıp
Uzman TV’nin normalde alacağı trafiği yemiyor, Youtube. Siz, orada, yepyeni bir
mecrada yer alıyormuşsunuz gibi oradan bir trafik alıyorsunuz. Aslında, bize
bir katma değer sağlıyor. Bu çok enteresan… BBC örneğinde de var, mesela. BBC,
işte, video sitesinin kanallarını açmış durumda.”
Youtube Türkiye,
İçerik Üreticileri İçin Ayrı Bir Gelir Kaynağı Olacak
Youtube’un, Mayıs ayı içerisinde, Türkiye’de resmi kanalını
açacağını da hatırlatan Defne Andaç, “O da ayrı bir gelir modeli olarak, Türkiye’de
içerik üreticileri için bir kanal olacak.” dedi.
Korsan Uzman TV’ler
Oluşturanlara İtirazımız Var!
Uzman TV’nin videolarını kullanarak kendilerine site yapan
ve bu yolla haksız gelir sağlamaya çalışan kişilere karşı mücadele ettiklerini
de sözlerine ekleyen Defne Andaç, şunları söyledi: “Sağ olsun, bazı kişiler,
zaten, Uzman TV adına pek çok kanal açmıştı, Youtube’da. Biz de onları
kapattırıyoruz, şimdi. Bizim videolarımızı kullanarak kendilerine site yapan
birçok kişi de var. Embet edilmesine, biz, zaten izin veriyoruz. Embet edilmesi,
bize, hatta fayda sağlayan bir şey… Oradan da çok yüksek bir trafik elde
ediyoruz. Ama bahsettiğim o değil. Videoları indirip kendi başlarına ayrı
siteler, korsan Uzman TV’ler oluşturanlara itirazımız var.”
Keşke, Türkiye’de, Daha Fazla User-generated Video Üretilebilse
Uzman TV Genel Yayın Yönetmeni Defne Andaç, kendisine
yöneltilen “Sosyal mecralar, video ile değişecek mi? Yani, Facebook’ta artık,
en fazla izlediğimiz şey video; ama en çok paylaştığımız şey de video olacak mı
yakın zamanda? Bu başka bir yerden görüp paylaştığımız değil de kullanıcılar,
kendileri video içerik üretecekler mi? Bu, Uzman TV’ye nasıl yansır ya da?”
sorusuna şöyle yanıt verdi: “Keşke, Türkiye’de, daha fazla User-generated video
üretilebilse… Keşke, mesela, bizim Uzman TV’ye, kullanıcıların kendi çektikleri
videoları yükleyebilsek… Bir de video üretimi çok pahalı bir iş… Gidiyoruz,
uzmanı buluyoruz, çekiyoruz, montajlıyoruz. Mesela, Uzman TV’nin Dünya’daki
benzerlerinde, insanların kendi çekip yükledikleri videolar çok fazla… O,
belki, Türk eğitim sistemi ile alakalı mı bir şey? Yani, öyle olduğunu da
düşünmüyorum. İnsanların orada, kamera
karşısındaki konuşma yetenekleri, bir şeyi daha detaylı anlatabilme yetenekleri
daha fazla. En azından bunun üzerine çalışıyorlar. Ama bu, mutlaka olacaktır.
Çünkü işte, birçok blogger var, mesela. Youtube’daki resmi kanallarının
trafiği, normal bir ana tv kanalının trafiğinden çok daha fazla ve bu, bir
gelir modeli haline geliyor. Artık, insanlar, kendi içeriklerini üreterek gelir
elde edebiliyorlar. Ama Türkiye’de bunu yapabilen çok az blogger var. Ama yine
çıkmaya başladı.
Ne Üreteceksiniz,
Nasıl Üreteceksiniz ve Hangi İçeriğe Yatırım Yapacaksınız?
Hangi içeriğin üretileceğine ve hangi içeriğe yatırım
yapılacağına karar vermenin çok önemli olduğuna da dikkat çeken Defne Andaç,
“Önemli olan siz hangi içeriğin yatırımını yapacaksınız? Hangi tip içerik
seyredilir, onu nasıl üreteceksiniz? Hani, Uzman TV’nin başarısının arkasında
da böyle bir mantık var, esasında. Ne seyrediliyor, ne kadar seyrediliyor? Bunları
çok iyi belirlemek lazım… Mesela, biz, 10 dakikalık video çekmiyoruz. Çünkü
insanlar, 10 dakikalık videolar izlemiyorlar. Onları hep ölçümlüyoruz, biz.”
diye konuştu.
Videolarımızı 1,5-2
Dakika Arasında Yapıyoruz
Defne Andaç, kendisine yöneltilen “Youtube’da da yani,
ortalama 40 saniyeden fazla bir videoyu izletebiliyorsanız gerçekten başarılı
bir video çekmişsiniz, diyebilirim. Uzman TV’de de zaten kısa videolar…
İnsanların bunları tamamlama süreleri nedir? Yani, ortalama kaç saniye izlenme
oranınız, şu anda?” şeklindeki soruyu ise şöyle yanıtladı: “Biz, bir buçuk ile
iki dakika arasında yapıyoruz, videoları. Ve izlenmeleri, gerçekten öyle… 1,5
ile 2 dakika arası… Bazen, bize, şikayetler geliyor. ‘Siz, bir konuyu çok fazla
soruya bölüyorsunuz. Beş tane soru oluyor, konuyla ilgili.’ diye. Ama kimse
oturup 10 dakika boyunca bilgisayar ekranında bir şey izlemiyor, zaten. İlgisi
varsa 1,5 dakikadan sonra, öbürüne geçiyor. Bizde aramayla geldikleri için, o
konuyu gerçekten merak ederek gelmiş. Eğer, düzgün de birisi bilgi veriyorsa
genelde sonuna kadar izleniyor. Ama ‘Hepsi %100 izlenir’ diyemem. %90’a kadar
izletme rakamlarımız var. Zaten, ona göre, biz de analizler yapıp videoların
sürelerini ona göre değiştiriyoruz.”
Uzman Tv’nin Mobil
Trafiği, Hafta Sonları Artıyor
Konuşmasında, Uzman TV’nin mobil izlenme oranları ile ilgili
de bilgi veren Defne Andaç, “Uzman TV’nin mobil izlenme oranları, Türkiye’de
artan o mobil yükselişle beraber yükselişe geçti. Şu anda, Iphone versiyonumuz
var. Ipad ve Android de çok yakında hem de farklı modellerle geliyor. Bizde de
şöyle bir durum var. Mesela, bizim mobil trafiklerimiz hep hafta sonları
artıyor. Hafta içi, insanlar, bir şekilde hep iş başındalar. Hani, orada,
bilgisayara erişmeleri daha kolay; ama hafta sonu bilgisayarı açmak
istemiyorlar. Hem uygulama indiriş rakamlarımız artıyor hem de uygulamanın
kullanış rakamlarındaki artışı direkt görebiliyoruz.” dedi.
Google Glass İçin
Bütçelerimizi Değerlendiriyoruz
Defne Andaç, kendisine yöneltilen “Uzman TV’de, Google Glass
ile çekilmiş bir video görebilecek miyiz, yakın zamanda veya ilerleyen
dönemlerde? şeklindeki soruya, “Bütçelerimizi değerlendiriyoruz. Onları, ikinci
el de satamıyormuşuz, memnun kalmazsak.” diye cevap verdi.
Eskiden, çok büyük araçlarla yapılabilen canlı yayının
günümüz teknolojik olanakları ile çok değişeceğine dikkat çeken Defne Andaç, “Google
Glass’ın canlı yayın teknolojisini değiştireceği kesin!.. Artık, kameramanı da
ortadan kaldırıp sadece bir kişi de işi halledebilir.” şeklinde konuştu.
İnternet, Çok Güvenilir Bir Ortam Değil!
Uzman TV Genel Yayın Yönetmeni Defne Andaç, kendisine
yöneltilen “Anonimlik, gerçekten, yeni sosyal medya dönüşümünün bir parçası mı?
İnsanlar, her yerde, kendi kimliğini paylaşabilecek seviyeye geldi mi? Yani,
internet, artık çok güvenilir bir ortam mı?” şeklindeki soruya, “İnternet, çok
güvenilir bir ortam değil… Hatta, yani, özellikle sosyal medyadan, bazı
haberlerin ani bir şekilde yayılması ve bunların güvenirliği konusunda, ciddi
sorunlar var. En son, dün akşam yaşadığımız bir olay var, biliyorsunuz. Uluslararası
Haber Ajansı Associated Press'in (AP)’nin
Twitter hesabı hacklandı ve bir
haber geçti. “Beyaz Saray’da patlama oldu, Obama yaralandı.” diye ve Walt
Street düştü, bu nedenden dolayı.” diye yanıt verdi.
Sosyal Medya’nın
Güvenilirliğini Nasıl Test Edeceğiz?
“Bilgi kirliliği”ni, Sosyal medyadaki en büyük sorunlardan
biri olarak nitelendiren Defne Andaç, sözlerini şöyle sürdürdü: “Hani, bir
haber çıkıyor, Twitter’da, özellikle ünlülerin ölümüyle ilgili. Mesela ‘Kıvanç
Tatlıtuğ öldü, Münir Özkul öldü.’ diye… Haber, bir alev gibi yayılıyor. Hatta,
bazı büyük medya şirketleri bile buna girmek zorunda kalıyorlar, hızlı
davranmak için. Ondan sonra, bir bilgi kirliliği olmuş oluyor. Bence, bu,
sosyal medya için en önemli soru işaretlerinden bir tanesi… Orada okuduğumuz
bir şeye ne kadar inanırız? O yüzden, anonim olmaktansa ‘gerçek isimli olunca
daha güvenilir olur’ gibi geliyor, bana. Ve pek çok kişiye de öyle… Ama gerçek
kişilerde bile haberin hızlı paylaşımı yapılırken bir bilgi kirliliği
olabiliyor. Dediğim gibi, bence, sosyal medyanın önündeki en önemli soru
işaretlerinden bir tanesi, bu… Güvenilirliğini nasıl test edebileceğiz, oradan
edindiğin bilginin gerçek olduğuna…”
Güvenilir Kaynak +
Haberin Doğruluğunu Kontrol Etme = Doğru Haber
Sosyal ağlarda ve internette, doğru habere ulaşmak için en
güvenilir kaynakları takip etmeye özen gösterdiğini belirten Defne Andaç,
sözlerini şöyle noktaladı: “Takip ettiğimiz kişilerin ve kurumların güvenilir
olmasına çalışıyoruz. Ayrıca, en güvenilir kaynakları takip edip mutlaka üç
yerden bakmak lazım. Bir de hemen atlamamak lazım… Çünkü doğru olamayan bir
haber, bir alev gibi tüm dünyayı sarabilir. Çok dikkatli olmak lazım…”
Berk Günsev: “Dijital
Alanda Yapılan Çalışmalarda, Sosyal Medya Çok Önemli”
Konuşmasına, markaların dijital alanda yaptığı çalışmalarda,
sosyal medyanın çok önemli olduğunu söyleyerek başlayan Sony Dijital Pazarlama
Müdürü Berk Günsev, “Dijital kampanyalarla Sony’i dijital alanda temsil etmeye
çalışıyoruz. Tabii, bu temsil sürecinin en önemlilerinden biri de sosyal medya…
Facebook, Twitter, lokasyon paylaşımlı servisler ve tabii ki Foursquare kullanıyoruz.”
dedi
.
Biz de Sosyal
Medya’dan Çok Şey Öğreniyoruz
Dijital alanda, kullanıcılarla ‘samimi’ bir iletişim kurmaya
çalıştıklarını belirten Sony Dijital Pazarlama Müdürü Berk Günsev, “Bilinirliği
olan bir marka Sony… Olabildiğince samimi, yani, bir markanın olması gerektiği
gibi bir iletişim kuruyoruz. Yani, bunun formülünü biz bulmadık; ama
olabildiğince araştırıyoruz. Biz de sosyal medyadan öğreniyoruz. Çünkü kullanıcılardan
geri dönüşüm alarak daha büyüttüğümüz bir marka, Sony…” şeklinde konuştu.
TV ve İnternet
İşbirliği Nereye Gidiyor?
SONY Dijital Pazarlama Müdürü Berk Günsev, oturumun
moderatörü Burak Budak’ın “Sony ve Uzman TV, aslında, şu anda yan yana. Yani,
Sony bir ekran… Hayatımızda çok uzun zamandır yer alıyor. Uzman TV’de web
tarafında bir ekran… Acaba, Tv ve internet işbirliği nereye gidiyor? Şu anda,
sosyal Tv’ler çok popüler… Sony’nin bu alanda yaptığı çalışmalar neler?”
şeklindeki sorusuna, “İşte, aslında, bu noktada şunu düşünmek lazım. ‘Video,
bizim hayatımızın ne kısmında yer alıyor?’ Biraz, ona bakmak lazım, belki.
Çünkü geleneksel bir televizyon izleyicimiz var, Türkiye’de. Herhalde, yaşamaya
da devam edecek, uzun bir süre. Biz, ‘Aaa, internet Tv’si…’ falan diye
konuştukça yine de reytingler konuşulmaya devam ediyor, Türkiye’de.” diye yanıt
verdi.
İletişim Tarzı Olarak
İnternet Videolarını Tercih Ediyoruz
Türkiye’de, gençlerin, özellikle de üniversite ve lise
çağındaki gençlerin, inanılmaz bir internet video tüketimi yaptığına da dikkat
çeken Berk Günsev, şöyle dedi: “Gençler arasındaki internet video tüketimi
inanılmaz… O yüzden, biz, zaten, Sony
olarak olabildiğince internet erişimindeki videoları iletişim tarzı olarak
tercih ediyoruz. Çünkü daha nokta atışı yapabileceğimiz yerler… Tabii, çok
fazla alternatif var. Youtube, bu alternatiflerin başında geliyor. Türkiye’de,
‘izlesene’ gibi lokal çözümler var.”
Kullanıcıların
Ürettikleri Videolar Daha da Değerli
Konuşmasında, video içeriklerin çok değerli olduğuna da
dikkat çeken Berk Günsev, şunları söyledi: “Kullanıcıların ürettikleri videolar
özellikle daha da değerli. Ama kullanıcılar, video üretirken olabildiğince
prematüre videolar üretebiliyorlar. Yani, kendi nezdinde olabildiğince… Cep
telefonuyla çekiyor, montaj kısıtlı bir şekilde yapabiliyorlar. Onlar bile
değerli; çünkü daha samimi… Şimdi, çok değerli portallar var, teknoloji ile
ilgili. ‘Donanım Haber’ onlardan biri, mesela. Orada konuşulan konular da biraz
mutlaka bir arama sonucunda, hani bir televizyon alacaksınız veya notebook
alacaksınız. Arama yaptığınızda çoğunlukla Donanım Haber çıkar. Oradaki forumun
içindeki birisi konuşuyor. Bilmem ne abi, diye bir adam var ve inanılmaz bir
içerik yaratmış. Bakıyorsunuz, işte, 10 bin içerik yazıyor, yanında. Şimdi,
muhtemelen, backgrounduna baksanız o arkadaş büfeci falandır; çünkü insanlar o
kadar farklı mesleki deformasyonların içinde ki merakını yönlendirebileceği bir
platform buluyor ve diğer kullanıcılara önerebiliyor. Yani, gidiyor, bir
teknoloji markete. Orada inceliyor, gerçekten ve ‘Ben, bunun yorumunu yazarım’
diyor, Donamım Haber’de ve yazıyor. Ve insanlar daha samimi buluyor. Biz, şimdi
kendi kanalımızı da oluşturacağız, yine Facebook üzerinde sony.com.tr üzerinde.
Kullanıcılar buraya girip ürünlerle ilgili hem uzmanların yorumlarını hem de
son kullanıcıların yorumlarını bulabilecekler. Yani, yeni o ürünü almış bir
kullanıcıya, denettireceğiz, kullandırtacağız belki o ürünü. Ve orada, o ürünle
ilgili yorum yapmasını isteyeceğiz. Çünkü gerçekten kullanıcı, onu dinleyince
‘Benim gibi bir adam diyor, sonuçta.’ O zaman daha da samimi geliyor ve
dinlemeye başlıyor.”
Uzman TV, Nitelikli
Video Açısından Değerli Bir Kanal
Uzman TV’yi, nitelikli video açısından çok değerli bir kanal
olarak nitelendiren SONY Dijital Pazarlama Müdürü Berk Günsev, şunları
kaydetti: “Bir de insanlar, bilgisiz gözükmesin diye, çok fazla annesine,
babasına, arkadaşına sormak istemedikleri soruları, Uzman TV’ye soruyor. Yani,
Uzman TV, sizin amcaoğlunuz, dayınız gibi bir rol üstleniyor.”
Reklamınız, Size Geri
Dönüş Sağlayabilecek Niteliklere Sahip Bir Medyada Yer Almalı
Uzman TV ile aktif olarak çalıştıklarını da sözlerine
ekleyen Berk Günsev, “Televizyon teknolojisi, devamlı gelişen bir teknoloji…
Tabii, bu da bir gereklilik… Yani, her sene yeni bir şey çıkarmak zorunda,
teknoloji… Zaten, altı ayda eskiyen bir olgudan söz ediyoruz. Televizyon da
olabildiğince görüntü kalitesi gerektiren bir şey… O yüzden, bizde, bir ‘4K’
teknolojisi geliyor, televizyonlarda. 4K nedir? Şu anda izlediğiniz
çözünürlüğün dört katına tekabül eden yüksek çözünürlüklü bir teknoloji… Uzman
TV’de, zaten teknik bilgi olduğu için, kullanıcı bir şeyin sorgusunu yapıyor.
Bu yüzden, ‘Bu 4K nedir?’in cevabını, Uzman TV’de sorulduğunda vermek, belki
mantıklı olacak. Bunu, mesela biz Youtube’da yapsaydık bu sorguyu soran kişiler
çok fazla olmayabilirdi. Ama Uzman TV’ye o soruyu sormaya geliyorlar, zaten. O
noktada, zaten, o medyada yer almak mantıklı oluyor.” dedi.
İnternette Reklam,
Kullanıcıyı, Gerçekten O Ürünü Almaya Yöneltecek Şekilde Kullanılmalı
Videoların önüne reklam koyarak kullanıcıları, reklam
izlemeye zorlamanın, kullanıcıyı sıkıntıya sokmaktan başka bir işe yaramadığını
söyleyen ve reklamların kullanıcılara daha kreatif ve onların ilgisini çekecek
şekilde sunulması gerektiğini belirten Berk Günsev, “Bir yatırım yaptığınızda, onun
karşılığını almak istiyorsunuz. Mesela, bir reklam filminizi yaymak
istediğinizi düşünelim. Bunu, böyle,
videoların öncesinde kullanırsanız bunu gören kullanıcılar, ‘Hadi, 5 saniye geçsin
de bu reklamı geçeyim, ben’ şeklinde bir tavır içine giriyorlar. Biz, bunu
tabii istemiyoruz. Zaten, neden, istemeyerek bir şey gösterelim, kullanıcıya!
Olabildiğince daha doğru kullanalım, reklamı ki kullanıcının gerçekten bir
niyeti olsun, o ürünü almaya. Atıyorum, ürün playstation ise öncesinde bir oyun
gösterelim. Zaten, bunu, Youtube yapıyor; arada, belki siz de fark
ediyorsunuzdur.” diye konuştu.
Tüketiciler, Alışverişlerinde,
Teknoloji Marketlerini Daha Çok Tercih Ediyor
Tüketicilerin alışverişlerinde, tüm markaları bir arada
görebildikleri teknoloji marketleri daha çok tercih ettiğine de dikkat çeken
Berk Günsev, bunun nedenini şöyle açıkladı: “İnsanlar, artık, olabildiğince
rahat olmak istiyorlar. Bütün markalarla ilgili konuşmak istiyorlar. Eskiden,
markayla ilgili bir dükkan ya da bayi vardı. Bizim Sony Center’ımız olması gibi
bir şey… Yine ziyaretlerimiz güzel… Ama artık, bir alışverişte, her şeyi
görebildikleri teknoloji marketleri daha çok tercih ediyorlar. Çünkü kıyaslama
yapabiliyorlar.”
Kıyaslama Videoları
Gerçekten Çok Önemli
“Kıyaslama videoları çok fazla ve bu, gerçekten çok önemli…”
diyen Berk Günsev, sözlerini şöyle sürdürdü: “Çünkü bir telefonun diğerinden
daha güçlü olduğunu, bir hareketle o video üzerinden gösterebiliyorsunuz. Bu,
gerçekten tüketicinin alma kararını etkileyebilecek bir hareket. Yani, biz,
bunu, tabii ki yapamıyoruz. Rakip bir markayı yan yana koyamıyoruz. Ama yine de
telefonun özelliklerini olabildiğince anlatmaya çalışıyoruz. O noktada user-generated
content eğer nitelikli bir şekilde
yapılırsa bu video da olabilir, yazı da olabilir, fotoğraf da olabilir.
Harcanması en kolay galiba video ve o yüzden, insanlar çok seviyor videoyu.
Daha çok izlemeyi, daha çok paylaşmayı…”
Japonya, Dünya’ya Ait
Olmayan Bir Ülke =)
Oturumun moderatörü Burak Budak’ın “İnternet ve Tv bağlantı
olayında, ülkemizdeki en büyük problem internet hızları…”saptamasına katılan
SONY Dijital Pazarlama Müdürü Berk Günsev, konuyla ilgili olarak şunları
söyledi: “Maalesef, internet hızları, bizde hala büyük sorun… Şöyle bir haber
vereyim, ama. Tabii, Japonya, Dünya’ya ait olmayan bir ülke… Onlar, başka bir
boyutta yaşadıkları için… Sony altyapılı bir sisteme geçti. 1 telebit
altyapısı… Ben, bu haberi okudum, ‘Hadi, be!’ dedim. O yüzden, gerçekten, 1
telebitte, işte 1080 bir filmi izletebiliyor, hatta arkadan da başka bir filmi
oynatabiliyorsunuz, anlık bir şekilde. Ve Japonlar, teknolojide korkunç bir
yerdeler. Biz, tabii, şu anda uğraşıyoruz. İşte, fiberler girebildiği kadar
girebiliyor, bazı semtlerimize. Mesela, ‘Kadıköy’de yok hala’ gibi sorunlar
var. Dediğim gibi 10 megabiti zorluyoruz. Bakalım.”
Sosyal Medya
Kullanıcılarıyla Nasıl İletişim Kurmam Lazım?
Berk Günsev, “Samimiyeti bazı markalar abartıyorlar. Yani,
bu, marka kimliğine uygun bir şekilde yapılması gereken bir şey mi? Yoksa
sosyal mecralarda apayrı bir iletişim dili oluşturulabilir mi? Bu doğru mu
sizce?” şeklindeki soruyu ise şöyle cevapladı: “Kendine göre, bukalemun olmak
durumunda kalabiliyor. Şimdi, markasının algısını anlamak lazım… Şimdi, burada
da ben, şu anda bir müşteri olarak sosyal medya ajansı olarak sen… Ben, yanına
geldiğimde ‘Benim böyle bir markam var. Sence nasıl iletişim kurmam lazım?’
diye sorduğumda, ‘Tamam, bir araştıralım. Sizin bir yankınıza bakalım. Bir
şeyler söyleyelim, karşılığında ne alıyoruz, ona bir bakalım.’ deyince birçok
geniş bir analiz yapılması gerekiyor. Onun sonucunda da ‘sende’ diye şeyler
çıkıyor, olabildiğince. Çok kolay bir şey değil, gerçekten. İstatistiki olarak
Türkiye’de, her kullanıcının 52 tane markayı beğendiğini düşünürsem şimdi, öyle
bir iletişim bombardımanı yaşıyorsunuz ki… Facebook’ta, tabii, bunu, çok
akıllıca bir yöntem ile kısıyor; %17’sini gösteriyor, bu içeriklerin. Bunun farkında olmayabilirsiniz; ama böyle…
Markanızda ne kadar beğeni varsa o kadar az gösteriyor, kullanıcıya. Sonra,
Facebook, Mark Amca, ‘Bana biraz yatırım yap, reklam ver. Ben, %70’ini
göstereyim.’ diyor. Bu da Facebook’un yaklaşım şekli… İşin, dezenformasyon,
bilgi kirliliği boyutu var… Kişisel olarak ben de Ayşecan sucuklarının ana
sayfamda çıkmasını istemem. Yani, o, sayfamda bir yer etsin, istemem. Çünkü,
daha nitelikli bilgiyi, daha çok görmek istiyorum. Onun da ilimünasyonunu yapması
lazım, bir noktada.
İletişimin ve
Markanın Nasıl Konuşacağı, Tüketici Profiline Göre Farklılaşıyor
Berk Günsev, kendisine yöneltilen, “Sony, şu anda dijitalde neler yapıyor? Sosyal Medya yönetimini
nasıl gerçekleştiriyor? Farklı bir şeyler yapıyor mu? Sony için diğer
markalardan farklı yapabiliyor, diyebileceğimiz bir şey var mı, şu anda?”
sorusuna, şöyle yanıt verdi: “Diğer markalar ne yapıyorsa bizde aynısı… Yok,
bunun formülünü bulan bir marka olduğunda zaten ‘Biz, inanılmaz sosyal medya
yönetiyoruz. İnsanlar, bize hasta falan…’ Öyle bir şey yok. Biz, hala bir şey
peşindeyiz. Kendi kendimizi eğitiyoruz, öğretiyoruz. Zaten, Türk insanının
davranış modelini anlamak, hani, imkansız gibi bir şey. O yüzden, olabildiğince
en azından şöyle bir bölümleme yaptık. Play Station ile Sony’nin tüketim güruhu
farklı, diye ikiye böldük. Çünkü Play Stationı
kullananlar, çoğunlukla genç yaşta ve oyunla yatıp kalkan, en azından bir
noktada, eline o doğal şoku, joypadi almış kullanıcılar. O yüzden, iletişim
tarzları çok farklı. Yani, iletişimin nasıl konuşacağı, markanın nasıl
konuşacağı da çok değerli… O yüzden, Sony’de ‘Siz’ derken Play Station’da ‘Sen’
dememiz gerekiyor. Ama belki de sosyal medyanın genel dili ‘Sen’. Doğru mudur?
Yani, orada, bir ‘Siz’ yok, maalesef. Orada bir samimiyet var, yani,
olabildiğince.”
İnsanlar Paylaşsın
İstiyorsanız Çok Güçlü Bir İçerik Yaratmanız Lazım
Oturuma katılanlara “Takip ettiği markaların samimi olduğuna
inananlar, bir el kaldırsın. Bence, en güzeli o, olur. Sevdiğiniz, like ettiğiniz
markaların markaların ne kadar samimi olduğunu düşünüyorsunuz?” sorusunu
yönelten SONY Dijital Pazarlama Müdürü Berk Günsev, katılımcıların el
kaldırmaması üzerine, sözlerine şöyle devam etti: “Yok, herhalde! Çok güzel, işte bu! Ama bir yandan da takip
ediyorsunuz değil mi? Görülüyor ki harcanan paralar boşa gitmiş. Çünkü markalar
da şey zannediyor, ‘Aaa, bir milyon kişi beni takip ediyor.’ Aslında, tamam, seni,
bir milyon kişi takip ediyor. Doğru. Sen öyle zannediyorsun. Bunu, şöyle, belki
sağlamasını yapabiliriz. Benim için üç tane fonksiyon var. Facebook’un kuralı… Like
etmek, paylaşmak veya comment etmek… Şimdi, üç tane fonksiyonu olan bir yapı,
aslında, oradaki… Kimin, neyin daha değerli olduğunu orada düşünürseniz… Kimse,
dün like ettiği ya da beğendiği şeyi hatırlamıyor. Doğru mudur? Ama paylaştığı
şeyi hatırlıyor. Çünkü sayfasına yansıyor, paylaştığı şey. Diğer arkadaşı da
görüyor. O yüzden, paylaşılabilecek bir şey yapmanız için çok güçlü bir içerik
yaratmanız lazım. Yarattığınız içerikte de mutlaka bir hikaye olması lazım. Yani,
‘Bilmem ne ürünümüz çıktı, aldın mı?’ ile iş yürümüyor. ‘Hayır, almadım;
almayacağım da!’ Dijital, geleneksel reklam olayından tamamen farklı…
Kesinlikle fark ettirmeniz gerekiyor.”
Markaların
Nitelikleri Hangi Mecraya Uygun?
Kendisine yöneltilen “Sony, Google +’da var mı, şu anda ya
da bir iletişim yapıyor mu?” şeklindeki soruya, Berk Günsev: “Var. Pinterest,
Google +, Foursquare, hepsinde yer almaya çalışıyoruz. Yalnız, burada, şuna da
dikkat etmek lazım… ‘Markaların nitelikleri hangi mecraya uygun?’ Mesela, bir moda
markasıysanız Pinterest mantıklı, orada yer almak için. Foursquare da eğer bir
mağazanız varsa insanların o gittiği lokasyona check-in yapsınlar, özel ödüller
falan verirsiniz, mesela. Biraz, onunla doğru orantılı yer almaya çalışıyoruz.
Facebook etkisini kaybedecek mi diyorsunuz ya, kendi kendini o kadar hızlı
geliştiren bir platform ki bazen yazılımcılar şey yetiştiremiyor. Yani,
yazdığınız alt yapı, “Aa, dün değiştirmiş. O yüzden uygulamayı açamıyoruz.” gibi
durumlara varıyor. O yüzden, kendi kendini de çok güncelliyor, Facebook.
Yaşamak için yapıyor, bunu, %90. Çünkü o dikizlemeyi çok sevdiğimiz için Türk
milleti olarak daha çok haberdar olmaya başladık. O yüzden, bu insanları takip
heyecanını devam ettirdikçe Facebook, yaşamaya devam edecek, hayatımızda.”
şeklinde yanıt verdi.
Sony’nin Mobilde
Lokasyon Bazlı Bir Projesi Var Mı?
Berk Günsev, “Mobil, tüm markalar için bayağı değerli.
Mesela, Sony’nin mobilde lokasyon bazlı bir projesi var mı ya da yapıldı mı
şimdiye kadar?” şeklindeki soruya, “Daha
erken… Ama şöyle bir şey yapmıştık. Bir kağıda, argümenti, barkodunu basıyoruz.
Salonunuzdaki duvarınıza yapıştırıyorsunuz. Sonra telefonunuzla o uygulamayı
indirmeniz lazım. O kağıda baktığınızda, evinizdeki salonun kaç inçlik bir
televizyona gereksinimi olduğunu anlayabilmek için yaptığımız bir uygulama… Ama
çok ilginçtir, Türk insanı, yine, farklılığını konuşturuyor, orada. Beş
metrekarelik bir evde bile 50 inç televizyon izleyen, hani duvar, amcalar var.
Bunu, tabii, mantıken 5 metre uzakta olmanız lazım. Hani, bir 40 inç yeterli
size. ‘Hayır. Ben 50 inç isterim.’ diyen, tabii ki saygı duyduğumuz arkadaşlar
var. Bu, bir tüketim alışkanlığı veriyor, size. O da ilginç bir şey… Mobilde,
onun dışında, bizim her mevsim yayınladığımız Sony Center insertlerimiz var.
İnsertler, normalde, fiziksel olarak Hürriyet Gazetesi’nde de veriliyor ve Sony
Center’larda da alabiliyorsunuz. ‘Bunu dijitalleştirelim, biz.’ dedik ve o
yüzden, bütün Adroid ve Ipad platformlarına geliştirdik. Tabii ki dergi olduğu
için dergi versiyonu daha çok interaksiyona yönelik… Bir ürünün girip bütün
videolarına, fotoğraflarına ulaşabiliyorsunuz. Ayrıca, mesela, ben o anda ürünü
almak istedim, en büyük derttir ya ‘Satışa bağlayalım durumu’… ‘Bu ürünü
nereden alabilirsin?’ En yakın Sony Center’a yönlendiren bir Google Earth’e bağlanan bir yapısı var.” diye yanıt
verdi.
Online Alışverişte,
Kredi Kartı Kullanımı Çok Düşük
Türkiye’deki kredi kartı kullanma oranının çok yüksek
olmasına rağmen, online alışverişte, kredi kartı kullanımının çok düşük olduğuna
dikkat çeken Berk Günsev, şunları söyledi: “Kredi kartı kullanılma oranı, Türkiye’de
%45… İnanılmaz yüksek bir oran %45… Her iki kişiden birinin cebinde kredi kartı
var, yani. Ama kredi kartı oranı içinde, online satın alan insanlara baktığınızda,
bu oran %12… Çok az… Bunun geçen Webrazzi’de şey vardı. Neden acaba? Çünkü,
herkes bir sürü, işte, fırsat siteleri var. Herkes giriyor, sabahları. ‘Neler
gelmiş?’ diye. Çok alışveriş yapılıyor gibi görünüyor; ama gerçekten
sosyo-ekonomik statü ile alakalı… Bizim arkadaşlarımız internette alışveriş
yapan arkadaşlar. Hani, biraz, Anadolu’ya, oradaki alışverişe baktığınızda,
hala ‘Bir dükkanına gideyim, dokunayım, giyeyim.’ durumu söz konusu… Zaten,
tekstil alışverişi yapmak için online çok riskli bir yer. Çünkü oturmuyor
üzerinize; ayağınıza olmuyor falan gibi dertleriniz var. O yüzden, biraz ona
bağlıyorum, ben. İnsanlar, biraz da hala, cebinden kredi kartı bilgisi çıkarıp
da oraya koymakta güven sıkıntısını yaşıyor.”
Kendini Güncelleyen Bir Site Kolay Kolay Yok Olmaz
Sony Dijital Pazarlama Müdürü Berk Günsev, konuşmasını,
“Sosyal sitelerin sonunu, aslında, yenilik yapıp yapmaması mı getiriyor?
sorusuna verilecek en güzel örnek, Msn’in yok olması… Messenger, Facebook
yüzünden, kendisini, tamamen Skype taşıdı. Bu, platformların, diğer
platformları asimile etmesi üzerine oluşan bir durum… Zaten sistemler ve bir
platform üzerinden, ben ne kadar çok fonksiyonu kullanabilirsem ve gitmezden
öbür tarafa o kadar iyi… O yüzden, şu anda, iki tane ana sosyal medya oluşumunu
konuşuyoruz. Onun dışındakiler de ekstra yaptığımız hareketler, o da diğerinde
yok, diye. Ama Places var Facebook’ta, Foursquare’i kullanmasanız da olur. Ama
Foursquare’dan sonra geldiği için o alışkanlığı değiştiremedi. Çünkü,
Foursquare da kendini yeniledi, çünkü. Yani, devamlı, ayda bir neredeyse update
geliyor, Foursquare’e. O bile yeniliğin habercisi…” diyerek noktaladı.
Haydar Özkömürcü: “Sosyal
Medya Uzmanlarına Özel Bir Kariyer Portalı Oluşturduk”
Uluslararası Sosyal Medya Derneği Yönetim Kurulu Üyesi
Haydar Özkömürcü, konuşmasına, USMED hakkında bilgi vererek başladı ve, “USMED,
altı ay önce kuruldu. Sadece, sosyal medya alanında çalışan insanlardan üyeler
toplayan bir dernek… Faaliyet olarak sosyal medya uzmanlığı eğitimleri
veriyoruz. Şu ana kadar 150’den fazla mezunumuz var. Bunun dışında belirli
periyodlarla raporlar yayınlıyoruz, sadece Türkiye’de değil. Türkiye’de, aybaşında,
milletvekilleri ile ilgili bir raporumuz yayınlanacak. “Siyasiler nasıl
kullanıyor?” gibilerinden… Bunun dışında, yurtdışında da mesela “Tayvan’da
Facebook kullanım oranları neden düştü ya da Twitter neden yükseliyor?”
tarzında raporlar yayınlanıyor. Sadece sosyal medya uzmanlarına özel bir
kariyer portalı oluşturduk. Yalnızca onlara özel ilanların verildiği tarzda bir
sistem oluşturduk. Buna benzer çalışmalar yürütüyoruz.” dedi.
Sosyal Medya Uzmanı
Ne İş Yapar?
Haydar Özkömürcü, oturumun moderatörü Burak Budak’ın, “Herkesin,
özellikle son iki, üç yıldır çok fazla duyduğu ve çok revaçta olan bir pozisyon
var: ‘Sosyal Medya Uzmanlığı’ Ölümcül bir pozisyon… Bunun altını nasıl
doldurabiliyorlar. Sosyal medya uzmanlığı nedir? Hani, insanlar bunu
kullanıyor; ama bir uzmanlık geçmiş 10 yıl, üç yıl… Hani, çok ilginç bir
çelişki var, orada.” şeklindeki sorusuna, şöyle yanıt verdi: “İlk doğuş tarihi
olarak çok da büyük bir önemi yok, bence. Ama sosyal medya uzmanlığı dediğimiz
şey, aslında gerçekten var. Hani, şöyle bir algı da oluşturabilirim. Doktor
vardır, bir de işte, kalp cerrahı vardır, beyin cerrahı vardır. Doktor tanımı
gibi aslında sosyal medya uzmanı… Sosyal Medya uzmanı ne iş yapar? Aslında, bir
sürü iş yapar. Ama bunun alt başlıkları var. İşte, mesela, topluluk
yöneticiliği yapar. İşte, sadece internet reklamcılığı ile Google reklamları
ile ilgilenir vs. gibi bir sürü alt başlığı var. Bunların hepsinin üst ismine
sosyal medya uzmanı diyoruz.”
Sosyal Medya
Eğitimlerinde Hangi Konular İşleniyor?
Konuşmasında, Sosyal Medya eğitimleri ile ilgili bilgiler de
veren Haydar Özkömürcü, “600 saatlik bir eğitim söz konusu… Eğitimlerde, sosyal
medya mecralarını anlatıyoruz, öncelikle. Sosyal medya uzmanının öncelikle,
işini yaparken kullanacağı mecraları ve özelliklerini çok iyi bilmesi
gerekiyor. İşte, Facebook, Twitter, Pinterest vs. gibi 100’e yakın mecradan bahsediyoruz.
Sosyal medya araçları… Bu araçlarla yatırımın geri dönüşü nasıl hesaplanır gibi
ya da istatistikler nasıl tutulur, bunun raporlaması nasıl yapılır ile alakalı
araçlar öğretiliyor. İnternet reklamcılığı… İşte, Adwords Team ya da Yandex
Direct’den bahsediliyor. SEO’dan bahsediliyor, SEM’den bahsediliyor. İşte,
Google aramalarında nasıl üst sıralara çıkarız vs. diye uzun bir liste var,
eğitim sürecinde.” şeklinde konuştu.
Facebook’tan
Sıkılmayan Var Mı?
Haydar Özkömürcü, kendisine yöneltilen “Türkiye’de, sosyal
medya dediğimizde, insanların aklına Facebook ya da Twitter geliyor, genelde. Onun
dışındaki mecralar, kimsenin aklına gelmiyor, çok aktif kullanmıyorsa. Şu anda
Dünya’nın en hızlı büyüyen sosyal ağlarından birisi olan Google Plus; ama
Türkiye’de çok tutulamadı. Google Plus Türkiye’de tutulacak mı, kullanılacak
mı?” şeklindeki soruyu ise şöyle cevapladı: “Dünya’da aslında tuttu. Dünya’ya
özel tt’leri falan başladı, Google Plus’ın. Twitter tt’si gibi… Amerika’da ve
Amerika özelinde, aslında tuttu. Bayağı iyi gidiyor, 500 milyonu aştı, üye
sayısı. Bunların çoğu, Google’dan direkt olarak geliyor, ama… Aslında, sormak
lazım… ‘Facebook’tan sıkılmayan var mı burada?’ Yavaş yavaş ‘Facebook
popüleritesini kaybediyor’ diye bir sürü haber görüyoruz. Hatta bir karikatür
görmüştüm. Annesi, işte, çocuğunun yanına gidip ‘Sen, Facebook’unu kapatıyormuşsun,
duyduğuma göre’ diyor. O da ‘Facebook, artık, havalı bir şey değil. Canım sıkıldı,
artık onu kapatacağım.’ diyor. Kadın da ‘Çok güzel, Facebook. Sosyalleşeceksin
falan’ diyor. Sonra, yan taraftan, soruyor, arkadaşlarına, ‘Oğlum, Facebook’unu
kapatıyor. Ben, onu, bundan sonra, nereden takip edeceğim?’ diye. Yani, yavaş
yavaş, artık, anne burada, amca burada, herkes Facebook’tan uzaklaşır olacak,
artık herhalde.”
Google Plus, Bir
Şekilde Kendine Yer Bulacaktır
Google Plus’un teknik özellik açısından çok çok güzel
özelliklere sahip olduğunun da altını çizen Haydar Özkömürcü, “Yani, 360 derece
panoramik fotoğraflar falan paylaşabiliyorsunuz. İşte, 9 kişilik görüntülü
konuşma falan… Yani, bir şekilde, bir yer bulacaktır, kendisine, Google Plus”
diye konuştu.
Sosyal Siteler, Sürekli Kendilerini Güncellemeli
Haydar Özkömürcü, konuşmasının sonunda, kendisine yöneltilen
“Sosyal Medya’da yeniliklerle ilgili bir sorum olacak. Zamanında Yonja gibi
siteler vardı, yenilik yapmadıkları için bitti. MySpace.com vardı, o da fazla
yenilik yaptığı için bitti. Fazlası da zarar, galiba... Sosyal sitelerin
sonunu, aslında, yenilik yapıp yapmaması mı getiriyor? Bir sosyal sitenin
ömrünün süresi, yeniliğe bağlıdır, diyebilir miyiz?” şeklindeki soruya, şöyle
yanıt verdi: “Kesinlikle, yeniliğe bağlı… Mesela, Foursquare’den bahsettik.
Herkes çok seviyor, konumlarını paylaşıyor, paylaşıyor; ama bir yerden sonra,
insanlar sıkıldı. Şimdi, Yerp’te işte, yorumlar popüler olmaya başladı. Herkes, Yerp’ten
yorumlar yapmaya başlıyor. Ya da iş yerinde oturuyorsunuz, ‘Ne yesem bugün?’
diyorsunuz. Foodspottingi açıp çevredeki restorantlardaki yemeklere
bakıyorsunuz. Artık, konum, o tarafa doğru kayıyor. Birazcık yeniliğe, birazcık
değil aslında tamamen yeniliğe bağlı. Bu konuda çok hızlı yarışıyorlar. Fikir
bazında, tabii, bir yere kadar yeni bir şeyler ortaya koyulabiliyor.
Foursquare’ın üzerine ne
koyabilirsiniz acaba, diğerlerinin önüne geçmek için? Takılıyorlar ve yavaş
yavaş bitmeye başlıyorlar.”
Etiketler:
Berk Günsev,
Burak Budak,
Connected2me,
Defne Andaç,
Haydar Özkömürcü,
OzanYerli,
Promoqube,
Sony,
sosyal medya günleri 2013,
USMED,
Uzman Tv,
yıldız teknik üniversitesi,
YTÜ
24-25 -26 Nisan 2013’te, YTÜSAK tarafından, Yıldız Teknik Üniversitesi Elektrik- Elektronik Fakültesi ve Sosyal Medya Kulübü’nün desteğiyle düzenlenen ve “Sosyal Medya’nın Türkiye’de ve Dünya’da Kullanımı, Sosyal Medyada Multimedya, Yeni Medya, Bloglar ve Mikrobloglar, Sosyal Medya’da Kurumsal ve Kişisel İmaj, ve İnteraktif Sözlükler” gibi konuların konuşulduğu Sosyal Medya Günleri'nde, ilk oturumundan önce, Yıldız Teknik Üniversitesi Elektrik Elektronik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Celal Kocatepe, Yıldız Teknik Üniversitesi, Elektrik-Elektronik Fakültesi, Elektrik Mühendisliği Bölümü, Elektrik Makinaları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Sibel Zorlu Partal ve Yıldız Teknik Üniversitesi Sosyal Aktiviteler Kulübü (YTUSAK)Başkanı Burak Songur, birer konuşma yaptılar.
‘Yıldız Teknik Üniversitesi Sosyal Medya Günleri’nin
açılışında bir konuşma yapan Yıldız Teknik Üniversitesi Elektrik Elektronik
Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Celal Kocatepe, sözlerine, “Sayın öğretim
elemanları, sayın misafirler, sevgili öğrenciler, Sosyal Medya Günleri’ne
hepiniz hoş geldiniz.” diyerek başladı.
Konuşmasında, günümüzde en çok kullanılan ve giderek de
yaygınlaşan teknolojilerin, iletişim ve bilişim teknolojileri olduğunun altını
çizen Dekan Celal Kocatepe, şunları söyledi: “Bildiğiniz üzere, iletişim ve
bilişim teknolojileri, günümüzde en çok kullanılan teknolojilerden ve giderek
de yaygınlaşan teknolojilerden… Aslında, bunlar, fakültemiz çatısı altındaki
bölümleri, direkt olarak ilgilendiren teknolojiler… Ayrıca, bilgide, ticarette ve iletişimde,
sınırları ortadan kaldıran, mesafeleri ortadan kaldıran teknolojiler bunlar.
Teknolojiler, mesafeleri ortadan kaldırdığı gibi toplumlara, büyük de katkı
sağlamakta… Kültürel, ekonomik, toplumsal katkılar sağlamakta… Dolayısıyla
teknolojilerden yararlanmak ve bu teknolojileri yaygınlaştırmak da hepimizin
görevi…”
Etkinliği Düzenleyen,
Emeği Geçen ve Katkı Sağlayan Herkese Teşekkür Ediyorum
‘İletişim ve Medya Topluluğu’nun düzenlediği Sosyal Medya
Günleri’nde, ‘Yaygınlaşan iletişim ve bilişim teknolojilerinin faydalı ve doğru
kullanımı ile ilgili neler yapmamız gerekir, bu teknolojileri nasıl faydalı ve
etkin kullanabiliriz?’ gibi sorulara yanıt aranacağını belirten Dekan Kocatepe,
sözlerini, “Ben, bu etkinliği düzenledikleri için ‘İletişim ve Medya
Topluluğu’na çok teşekkür ediyorum. Emeği geçen danışman hocamıza teşekkür
ediyorum. Sponsorlara da katkılarından dolayı teşekkür ediyorum.
Seminerleriyle, panelleriyle, oturumlarıyla burada yapılacak üç günlük
etkinliğin faydalı ve keyifli geçmesini temenni ediyorum. Hepinize, tekrar ‘Hoş
geldiniz’ diyorum.” diyerek noktaladı.
YTÜ Elektrik-Elektronik Fakültesi, Elektrik Mühendisliği Bölümü, Elektrik Makinaları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Sibel Zorlu Partal da Sosyal Medya Günleri’nin açılışında yaptığı konuşmaya,katılımcılara teşekkür ederek başladı.
Üç gün sürecek etkinlikte, sosyal medyanın gücü ile etkin ve
doğru kullanımının, düzenlenecek olan
panellerde, değişik bakış açılarıyla tartışılacağını söyleyen Yrd. Doç. Dr.
Sibel Zorlu Partal, “Biz, ‘sosyal medya önemli’ diyoruz. Bu sebeple de böyle
bir etkinliği düzenlemeye karar verdik. Sosyal Medyanın önemi ile ilgili çok
fazla bir şey söylemeye gerek yok. Hepimiz farkındayız. Günümüzde, bununla
ilgili verilecek birkaç önemli örnekten hemen aklıma gelenleri söyleyecek
olursam Ortadoğu’da, Arap Baharı mesela sosyal medyayla başladı. Biliyorsunuz,
atılan twitlerle bir araya gelindi ve bu direniş başladı. Yine, Van
Depremi’nde, göçük altından hayatların sosyal medya ile kurtarıldığını
biliyoruz. Ya da çok ciddi rahatsızlığı olan hastaların, bu rahatsızlıklarını,
sosyal medyada dile getirdikleri zaman tedavi süreçlerinin hızlandığını
biliyoruz. Ya da anne-babaların artık, ‘Çocukların arkadaşları kim?’ takibinden
ziyade, ‘Sosyal medyada, kimler, onları takip ediyor?’un peşinde olduğunu
biliyoruz. Bu sebeple de sosyal medyayı, onların da etkin kullanmaya
başladıklarını biliyoruz. Bunun gibi örnekler arttırılabilir. Biz, sosyal
medyanın bu önemini bildiğimiz için de üç gün sürecek bir etkinlik düzenlemeye
karar verdik. Bu yıl, ikincisi düzenleniyor.” şeklinde konuştu.
Sosyal Medya
Kullanıcıları, Doğrudan, Medyanın Üreticisi Oldular
Konuşmasında, sosyal medya kullanıcılarının medyayı hem
ürettiklerine hem de tükettiklerine dikkat çeken Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr.
Sibel Zorlu Partal, şunları söyledi: “Eskiden ‘medya’ deyince aklımıza ‘yazılı
ve görsel basın’ gelirdi. Yazılı basın, sabaha karşı çıkardı; bütün gün de
değişmezdi. Dinamik değildi, o anlamda. Görsel basın da günün belirli saatlerinde,
televizyon karşısına oturursanız bilgilendiğiniz bir medya aracı idi.
Dolayısıyla medyayı üretenler ile tüketenler arasında, bir ayrım vardı; ama,
artık, sosyal medyada, bu ayrım ortadan kalktı. Çünkü, sosyal medya
kullanıcıları, doğrudan medyanın üreticisi oldular. Bu da aslında, sosyal
medyanın geldiği nokta açısından önemli… Yani, medyayı üretiyoruz, aynı zamanda
tüketiyoruz.”
Sosyal Medya,
Yaratıcılığı Ön Plana Çıkardı
“Sosyal medya, aynı zamanda, yaratıcılığı da ön plana çıkardı.”
diyen Sibel Zorlu Partal, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bununla ilgili bir
araştırma var. Onun sonuçlarını, izin verirseniz okumak istiyorum. Marmara
Üniversitesi İletişim Fakültesi Bilişim Anabilim Dalı Öğretim Üyelerinin
yaptığı bir araştırma sonucu şöyle… Dünya gündemini meşgul eden Suriye’de Türk
jetinin düşürülmesi ile ilgili bir kriz yaşanmıştı, biliyorsunuz. Bu konu,
medyada çok gündeme geldi. Bu konuda, medyanın gündeminde ne olduğunu ve
ardından sosyal medyanın ne düşündüğünü, üniversite öğretim üyeleri
araştırmışlar. On bin kişinin attığı, yüz on bin twitin yanı sıra, 67
gazetecinin 10 gazetede yayınlanan haber, köşe yazısı ve yorumlarını
incelemişler ve Suriye krizi ile ilgili Türk jetinin düşürülmesi olayına
ilişkin sosyal medyada konuşulanlarla geleneksel medyada yazılanların sadece,
üçte bir benzerlik gösterdiğini bulmuşlar. Yani, bu anlamda, sosyal medya,
gerçekten, yaratıcı…”
Öğrencilerimiz,
Sosyal Medyayı, Güçlü ve Etkili Kullanabilmeli
Yıldız Teknik Üniversitesi olarak, sosyal medyayı güçlü ve
etkili kullanabilen öğrenciler yetiştirmek istediklerini belirten Sibel Zorlu
Partal, konuşmasını, “Teknik bir üniversiteyiz. Teknik donanımlara sahip
öğrenciler yetiştirmek istiyoruz. Ama aynı zamanda, sosyal anlamda da sosyal
medyayı kullanmada da güçlü ve etkili öğrenciler yetiştirmek istiyoruz. Sözü
daha fazla uzatmadan, tekrar, hepinize, bu etkinliğe ‘Hoş geldiniz’ diyorum.
Aynı zamanda, sponsorlarımıza da teşekkür etmek istiyorum. Öğrencilerimizi
yalnız bırakmadıkları için… Artes, Dogo, Lipton, Gloria Jean’ss Coffees,
Komagene, Arbella Makarnaya, ben de öğrencilerim adına ve bu etkinliği
düzenlemede, bize yardımcı oldukları için tekrar teşekkür etmek istiyorum.”
diyerek noktaladı.
YTUSAK Başkanı Burak Songur: “Yeni İletişim Teknolojileri, Paylaşım ve Tartışmanın Esas Olduğu Bir Medya Sunuyor”
Yıldız Teknik Üniversitesi Sosyal Aktiviteler Kulübü (YTUSAK)Başkanı Burak Songur ise yaptığı konuşmada, sosyal medyanın insanları bir araya getirerek aralarındaki etkileşimi arttırdığına dikkat çekti ve şunları söyledi: “Yeni iletişim teknolojileri, insanlara, düşüncelerini ve eserlerini paylaşacakları olanaklar yaratan paylaşım ve tartışmanın esas olduğu bir medya sunmaktadır. ‘Sosyal Medya’ olarak adlandırılan bu sanal ortam, kullanıcı tabanlı olmasının yanı sıra, kitleleri ve insanları bir araya getirmesi ve aralarındaki etkileşimi arttırması bakımından önem taşımaktadır. Günümüzün sanal ortam kullanıcıları tarafından bir alışkanlık haline gelen sosyal medya kullanımı, her kültürden ve her kesimden geniş kitlelerin sosyal taleplerine yanıt verirken aynı zamanda bu ortamı eleştirenlerin ortak noktası haline gelmiştir.”
Yıldız Teknik Üniversitesi Sosyal Aktiviteler Kulübü (YTUSAK)Başkanı Burak Songur ise yaptığı konuşmada, sosyal medyanın insanları bir araya getirerek aralarındaki etkileşimi arttırdığına dikkat çekti ve şunları söyledi: “Yeni iletişim teknolojileri, insanlara, düşüncelerini ve eserlerini paylaşacakları olanaklar yaratan paylaşım ve tartışmanın esas olduğu bir medya sunmaktadır. ‘Sosyal Medya’ olarak adlandırılan bu sanal ortam, kullanıcı tabanlı olmasının yanı sıra, kitleleri ve insanları bir araya getirmesi ve aralarındaki etkileşimi arttırması bakımından önem taşımaktadır. Günümüzün sanal ortam kullanıcıları tarafından bir alışkanlık haline gelen sosyal medya kullanımı, her kültürden ve her kesimden geniş kitlelerin sosyal taleplerine yanıt verirken aynı zamanda bu ortamı eleştirenlerin ortak noktası haline gelmiştir.”
Yeni İletişim
Ortamlarının Gelişmesi, Sosyal Medyanın Gücünü Arttırıyor
“Yeni iletişim ortamlarının gelişmesi, her kesimden bilgi ve
iletişim teknolojilerine olan ilginin artması, sosyal medyanın gücünü
arttırmakta, sosyalleşme kavramına da yeni bir boyut kazandırmaktadır.” diyen YTUSAK
Başkanı Burak Songur, sözlerini, şöyle noktaladı: “Bu doğrultuda, öğrencilerin
sosyal alanda da gelişimine katkıda bulunması amacıyla yola çıktığımız ‘Sosyal
Medya Günleri’nde, bu yıl da kurumsal şirketlerin yanı sıra, internet ve
medyanın başarılı isimlerini ağırlayacağız. Üç gün boyunca, burada, onlarla ve
siz değerli katılımcılarımızla olmaktan mutluluk duyuyoruz. Alanında en iyi
öğrenci etkinliği olarak görülen ‘Sosyal Medya Günleri’nde iyi vakit geçirmenizi
dilerim. Teşekkürler…”
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)